Olacağına bak, derdi eskiler...
Ninelerimizin "
kundaktaki çocuğu süngüleyen zalim Yunan" hikayelerinden, benim ve
sonraki kuşakların "
Ege'nin karşı kıyısı"na aşk şarkıları söylediği ruh
haline geçişimizi hiç sorgulamadan...
Toplumsal tasavvurumuzda İstiklal Savaşı yerine muğlak bir anti-emperyalizm söyleminin öne çıkışının niyesi, nasılı üzerinde hiç durmadan...
Efelerin savaşçı ruhunu "zeybek ruhu"na çeviren popüler kültür numaralarını seyrede seyrede...
"
İzmir'in ayrı parası, ayrı bayrağı olsun!" çıkışlarını hafife alarak...
Tunç Soyer'in 9 Eylül konuşmasına geldik işte!
***
Sanırsınız, düşman buhar olmuş, işgalci hiç yokmuş...
Sanırsınız, Yunanlılar da bizim taraftaymış...
Sanırsınız, dünya savaşını tek başlarına Osmanlılar çıkarmış...
Aynen şöyle diyor Soyer...
"100 yıl önceydi. Bu toprakları yönetenler, gaflet, delalet ve hatta hıyanet içindeydi. Gençleri, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler. Sadece ve sadece, saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar. İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ve yaşam hakkımızı ayaklar altına aldılar." Laf oyunu falan deyip geçmeyin, sakın!
***
Çok mu kızdınız?
Haklısınız..
Lakin niye şaşırıyorsunuz?
Okullarımızda hocalarımızdan yıllarca bu martavalları dinleyerek büyümedik mi?
Osmanlı'ya düşmanlık zihinlerimizin en derin noktalarına zerkedilmedi mi?
Daha çok erken zamanlarda uyanık bir "
el" tarafundan
Yunan'ın denize dökülüşü unutturulup yerine "
Venizelos güzellemeleri" koymaya çalışılmadı mı?
O kadar çok ve boş boş "
yedi düvele karşı savaş" lafı ettik ki, ne
yedi düvel nedir anlayabildik, ne de
yedi düvelin kışkırtıp topraklarımıza sürdüğü
Yunanlıları sonra neden terk ettiklerini
kavrayabildik...
***
Şimdi 9 Eylül valslerle kutlandı;
Tarkan'la "taçlandı" falan tamam da...
Upuzun bir kültür ihmali...
Millilik konusundaki hantallıklar...
Eh, hepsinin acı meyvesi böyle çıkıyor.
Önce bunu bilelim.
Sonra bu "kafalar"ın gelecek planı ne, onun üzerinde dururuz..
***
NOT DEFTERİ
Ne demiş Köroğlu'nun babası: "Biz kör olduksa, dünyanın da bakılacak suratı kalmadı ya!" ( KEMAL TAHİR / Kurt Kanunu )