Bu iş ‘dolu kafa’yla olmaz!
Hem şehir içi, hem de otoyol...
Net kanaatim şu: Sürücülük bilgileri, becerileri ve dikkati buhar olmuş.
Kaza olmuyorsa, Allah koruduğundan...
Yüz kilometre süratle giden araçlar birbirlerine sürtünecek kadar yakın gidiyor...
Herkes birbirinin önünü kesiyor...
En sağ şeritteki sürücü birden dalıyor ve sol şeride doğru kaymaya başlıyor...
Çok belli...
Kafalar dolu...
Kafalar darmadağın...
***
Yazıya böyle naif biçimde gireyim, tabloyu gördüğüm gibi anlatayım istedim. (Şu "naif" ile "nahif" de nasıl karıştırılıyor birbirine; "naif" dedim, çünkü safça, sanki ilk kez yola çıkmış gibi anlatmayı seçtim.)Şimdi gelelim işin esasına...
İki haftadır garip trafik kazalarını konuşuyoruz.
Evde, işyerinde, eş dost sohbetinde hep bu konu var.
Bin türlü fikir yürütülüyor ama sanki yalın gerçekle yüzleşmekten kaçınılıyor.
Hani niye kafalar dolu?
Çünkü araç kullanmanın en acımasız düşmanı dikkatsizliktir.
Her şeyi geçtim...
Benzin istasyonundan çıktığın anda kafan yolda değil, az önce ödediğin parada kalıyor, yalan mı?
***
Ve şu araç bakımı konusu var bir de...Çevremde araçlarını düzenli servise götüren kalmadı gibi...
Son üç ayda resmi servislere gidenler "Ivır zıvırına baktık, sorun yok abi" dediklerinde alınan ücreti biliyorlardır: 3 bin ile 7 bin arası...
Gitmiyor insanlar bir bilen servis ve ustaya; uzun yola çıkarken bile boşveriyorlar problemleri.
Yedek parça gerektiğinde erteliyorlar.
Lastikler felaket.
Hele kamyon ve otobüslerin kaplama lastik olayını hiç anlattırmayın!
***
İş başa düşüyor arkadaşlar!
Böyle olmaz!
Hele hele "dolu kafa"yla; aklımızda bin türlü dert varken araç kullanılmaz...
Dikkatli olmak, ailemizi, sevdiklerimizi düşünerek yola çıkmak zorundayız.
Biz ki...
Toplumca çoğunlukla evde oturduğumuz; bir şehirden ötekine gidemediğimiz 2020 yılında bile ölümlü yaralanmalı tam 150 bin 275 trafik kazası yapmış bir toplumuz...
Resmi TÜİK rakamı bu...
Yani zaten sürücülük işinde iyi değiliz.
Bir düşünün!
***
NOT DEFTERİ
Çoğunlukla bir cümleyi çok erken yazarız, sonra bir başkasını çok geç; cümleyi doğru anda yazmamız gerekir, yoksa kaybolur. (THOMAS BERNHARD / Beton)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)