CANLI YAYIN
Onlara sorarsanız...
Her ülke yaşanabilirdir; hele Batı'da bir yerlerde yaşamak çok güzeldir ama burada doğmak ömür boyu pişmanlıktır...
Sınıf atlamak için yırtınırken uçurumdan aşağı atladıklarını fark ettiklerinde bile doğdukları ülkeye küfretme alışkanlıkları(!) vardır...
Bütün başarısızlıklarının suçu bu ülke, başarılarının nedeni kendileridir...
Şirketlerinin bilançolarına bakıp "Neden yüzde bin değil de yüzde yüz kâr ediyoruz?" diye bile bu topraklarda yaşadığına hayıflananlar vardır.
(Tanıdıklarınız varsa, ne kadar somut bir şey söylediğimi bilirsiniz, şaka değil!)
Kraliyet dizilerini yıllarca ağzı açık ayran budalası gibi izlediler.
O kadar "okumuşlar"dır ki, Fransız Devrimi'nin gerçekten "özgürlük, eşitlik, kardeşlik" getirdiğini sanacak kadar sersemleşmişlerdir.
Rus çarlığının entrikalarına bayılırlar.
Her şey bir "film"dir onlar için.
Hanedanla özdeşleşemeyeni de kendinde "Rasputin" özellikleri bulmaya başlar ki, o da ayrı gülünçtür fakat gerçektir.
Lakin Osmanlı denilince dururlar.
Cıssstır.
Nedenini sormaya yanaşmazlar.
Şartlı reflekstir neredeyse, burun kıvırmaya başlarlar.
Bu uğurda ne zaman yurtdışına çıksalar, (kimsenin kapısından içeri girmediğine dikkat etmedikleri) kiliselere koşup mum yakarlar. İçerideki Caravaggio resmini görmeyişlerini karanlığa bağlarlar ya, kanmayın; aslında umurlarında değildir.
Amma velakin...
Cenazelerinde bile yurtlarındaki camilerden içeri girmez, avluda bekleşirler...
Her ülke yaşanabilirdir; hele Batı'da bir yerlerde yaşamak çok güzeldir ama burada doğmak ömür boyu pişmanlıktır...
Sınıf atlamak için yırtınırken uçurumdan aşağı atladıklarını fark ettiklerinde bile doğdukları ülkeye küfretme alışkanlıkları(!) vardır...
Bütün başarısızlıklarının suçu bu ülke, başarılarının nedeni kendileridir...
Şirketlerinin bilançolarına bakıp "Neden yüzde bin değil de yüzde yüz kâr ediyoruz?" diye bile bu topraklarda yaşadığına hayıflananlar vardır.
(Tanıdıklarınız varsa, ne kadar somut bir şey söylediğimi bilirsiniz, şaka değil!)
***
İngiliz kraliyetine hayrandırlar.Kraliyet dizilerini yıllarca ağzı açık ayran budalası gibi izlediler.
O kadar "okumuşlar"dır ki, Fransız Devrimi'nin gerçekten "özgürlük, eşitlik, kardeşlik" getirdiğini sanacak kadar sersemleşmişlerdir.
Rus çarlığının entrikalarına bayılırlar.
Her şey bir "film"dir onlar için.
Hanedanla özdeşleşemeyeni de kendinde "Rasputin" özellikleri bulmaya başlar ki, o da ayrı gülünçtür fakat gerçektir.
Lakin Osmanlı denilince dururlar.
Cıssstır.
Nedenini sormaya yanaşmazlar.
Şartlı reflekstir neredeyse, burun kıvırmaya başlarlar.
***
Her yönüyle bir Avrupalı gibi olmak onlar için mukaddes bir hedeftir.Bu uğurda ne zaman yurtdışına çıksalar, (kimsenin kapısından içeri girmediğine dikkat etmedikleri) kiliselere koşup mum yakarlar. İçerideki Caravaggio resmini görmeyişlerini karanlığa bağlarlar ya, kanmayın; aslında umurlarında değildir.
Amma velakin...
Cenazelerinde bile yurtlarındaki camilerden içeri girmez, avluda bekleşirler...
***
100 yıllık bir eğitimin sonucu bu tablo...
Bazı muhafazakârlar bu anlattığım kesimin çarçabuk değişeceğini sandı; yanıldıklarını şimdi anlıyorlardır.
Nihayetinde "mamul madde" hepsi..
Ve gözden kaçırmayalım...
Çoktandır bu sürece neoliberal atmosferin ve yeni sınıf mücadelesinin kapsamlı etkileri eklendi...
"Özgürlük" diye anlatılan ipini koparmışlığın kapısından "hür insan"a çıkılacağına inandırıldılar.
Halkı aşağılayan üst sınıfa atlayacak sanıyorlar.
Yani sistem hâlâ "ecnebilik" üretiyor.
21. yüzyılın bu döneminde hâlâ aynı patırtı içinde çalkalanıyorsak, bundan...
***
AYNA
Sahte âlim oturur halk arasında ben gizli, âşikâr her ilmi bilirim diye lâf atar. MOLLA CAMİ
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
