Düşünün bakalım, bayramlık yanı var mı?
Son çıkışı malum...
Meclis açılınca ilk işleri Lozan'ın bayram ilan edilmesi olacakmış...
Bakalım, kitlesinden şöyle soracak bir iki kişi çıkacak mı: "Cumhuriyet'in kurucuları bayram ilan etmemişti, biz niye Hatay, Musul, Batı Trakya meselelerini bile halletmeyen bir anlaşma için bayram ilan edeceğiz?"
***
Lozan Antlaşması'nın bize verdiği hakları sonuna kadar savunmaktan daha doğru bir şey olamaz.Nitekim Ankara da bunu yapıyor.
Lakin Antlaşma'nın "bizden kopartılanları" geri getirmediğini de kabullenmek zorundayız.
Antlaşma 24 Temmuz 1923'te imzalandı.
Şunları olsun, sormayacak mısınız?..
Mustafa Kemal'in kalan ömrünü Hatay'ın (İskenderun Sancağı) Türkiye'ye katılmasına adamış olması nedendir?
Ancak 30'ların sonunda ve İkinci Büyük Harp dengeleri sayesinde çözüldü Hatay meselesi.
***
Hem madem Lozan şahane bir antlaşmaydı da...Niye Irak sınırımız 5 Haziran 1926'da Ankara Antlaşması ile belirlendi ve Musul vilayeti dışarıda kaldı?
Adalar'ı ve karmaşık Boğazlar meselesindeki olumsuz sonuçları geçiyorum...
Fakat boş boş Lozan övenler Batı Trakya konusunda Türkiye'nin hangi taleplerle gidip nasıl döndüğünü gerçekten merak ettiler mi acaba?
Bu listeyi uzatırsam, "bayramcılar" üzülürler...
***
Ha, pek konuşulmaz ama "altın meselesi"ni de hatırlatayım...Hiç öyle Lozan üzerine üretilmiş efsanelerden değildir...
Türkiye, İtilaf Devletleri'nin el koyduğu 5 milyon altının geri verilmesini istemişti.
Bu dahi reddedildi.
Antlaşma sonunda "Türkiye bu kapsamdaki her türlü haktan vazgeçmeyi" kabul etti.
Pek konuşulmayan konulardan biri de şudur...
Türkiye, Yunanistan'dan savaş boyunca verdiği hasarın tazminini istedi; Yunanistan prensipte kabul etmesine rağmen "abileri" duruma el koydu ve görüşmeler sonunda talepten vazgeçildi, ek protokolle Edirne Karaağaç Türkiye'ye bırakıldı.
***
Meraklısına diyorum ki...
Önce biraz araştırın ve sonra dürüstçe sorgulayın...
Bakalım bayramlık bir durum var mıymış?
***
NOT DEFTERİ
İnsanlara yaklaşımımızdaki sabırsızlıkta kötücül bir güç gizlidir. Sanki o insanlar ısıracakmış da iki elimizle ağızlarını kapatıyormuşuz gibidir. Oysa belki sadece soluk almak istiyorlardır ya da inlemek... (ELIAS CANETTI / Saatin Gizli Yüreği)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Öğretmenler Günü (26.11.2024)
- Taktik hep aynı (25.11.2024)
- ‘Kıyamet kopmak üzere...’ (24.11.2024)
- Haftanın notları: Korka korka nereye? (23.11.2024)
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)