Arkadaşlar arasında birbirine komik videolar göndermek pek gözde şu sıralarda, malum. Ben çoğuna katlanamıyorum. Hele Tiktok videolarına hiç!.. Ama bazen
eski Yeşilçam komedilerinden kesilmiş sahneler oluyor, onlara hiç itirazım yok!. Geçen hafta tam böyle "kült" bir sahne görünce dönüp dönüp izledim... Ana muhalefet lideri, gazetecilere "Verin görevi, biz yapalım; helikopter de getirelim" açıklaması yaparken yukarıdan yangın söndürme helikopteri patırtıyla geçiyor.
Lider kendini kaptırmış halde konuşmaya devam ederken arkasındaki başlar yukarı çevriliyor ve ağır çekim halinde helikopteri takip ediyorlar... Harika bir sahne.
***
"Kendimle barıştım" diyor, hafiften böbürlenerek. "Eyvah!" diyorum gülerek; "şimdi etrafınla savaşmaya başlarsın!" ( Eski bir pazar notum. Hâlâ geçerli...)
***
Bir güne dört, beş "DSÖ'yü korkutan gelişme", "Yeni salgın tehlikesi" başlıklı haberler sıkıştırılıyor. Belli ki, bu korku kitlelerin yeni
"uyarıcısı" haline geldi. Bağımlılık oranı sanılandan daha yüksek.
***
"Medyasfer"deki en ürkütücü olay ne biliyor musunuz? Kurgu
olduğu apaçık
"delilikler"in; kıytırık
uçuklukların ve
çocuksu zihnin ünlendirilmesi... Brezilya'dan bütün
dünyaya lanse edilen şu haber mesela:
37 yaşındaki kadın evde kalmaktan
şikâyet edince annesi ona bezden
koca yapmış, 250 kişinin katıldığı şatafatlı
bir düğün töreniyle evlenmişler.
Olay sevildi ve yeni bir hikâye pişirildi.
Kadın hamile(!) kaldı,
internetten canlı yayınlanan ve 35 dakika süren
bir doğumla
"dünyaya bir bez bebek getirdi". Yok daha neler, diyeceksiniz.
Buna karşı Meirivone Rocha adındaki
kadın şu açıklamayı yapıyor: "Plasenta
sıvısı, göbek kordonu ve kan her şeyi
gerçek kıldı." Buyrun bakalım! Oyun
arzusu gerçekliği yarıp geçiyor, uluslararası
ajanslar da buna bayılıyor. Pes!
Lakin korkarım ki, bu şizofrenik işlerin sonu gelmeyecek ve sonunda kolektif zihnimiz, gerçeklik algımız paramparça edilecek.
***
Artık böyle... Plastik sanatlar artık tek bir anlama geliyor: Zengin eğlencesi ve Instagram'da çekici fotoğraf... Gerisi dar alanda kısa paslaşmalar...
***
KISA BİR ARA
Sevgili okurlar, kısa bir süre için bana müsaade... Birkaç gün yazı masasına oturmadan durup hayata ve dünyaya bakmak istiyorum. Perşembe günü görüşürüz.