Unutmuşlar...
Hepsi de ölümü uzakta sanıyordu.
Ne yaşlısı, ne genci, ne hastası, ne sağlıklısı, ne evde oturanı, ne yola çıkanı...
Hiçbiri, hiçbiri o gün öleceğini düşünmüyordu.
Etrafta her gün yüzlerce kişi ölüp durduğu halde...
Üstelik yeryüzünde bugüne kadar kimse ölümden kaçamadığı halde..."
***
Oturdum, Ömer Faruk Dönmez'in "Son Görev" adlı hikâyesinde altını çizdiğim yerlere bir daha bakıyorum.Yukarıdaki satırlar da oradan...
Emekliye ayrılınca "ecel hikâyeleri" yazmayı planlayan bir "ölüm meleği" memuriyetinin son görevini anlatıyor.
Sert fakat fena halde ironik bir Dönmez hikâyesi...
Meraklısı "Bir Kitap Bir Balta" kitabında bulabilir.
***
Geçen günkü yazımdan hatırlarsınız...Hani kendisini onca kafe varken birazdan cenaze kaldırılacak bir caminin yanı başındaki çay bahçesine getirdi diye annesine çıkışan genç kızdan bahsetmiştim...
Bir de eş dost arasında laflarken konu hastanelerde işler ters gittiğinde birden saldırganlaşan insanlara geldi.
İnsanların ölüme karşı (tabir caizse) öfkeleri ile tıp sektörüne karşı güvensizliklerinin birleşmesi çok tatsız bir tablo ortaya çıkartıyordu. Malum, ölüm sadece başkalarının başına gelecekmiş gibi yaşıyoruz çoktandır; bazı gençler "kurtulunabilecek bir hastalık" sanıyor ölümü...
Ben de eve gelince Dönmez'in kitabını buldum, o hikâyeyi açtım...
***
Hikâyedeki "ölüm memuru"nun şu sözlerinin de altını çizmişim..."Geçen gün bir grup şeytan konuşurken duydum, kapitalizm mi ne, tuhaf bir şey çıkarmışlar; korkunç bir olay. Her şeyi süsleyip herkese satmak istiyorlarmış.
Ölümü sürekli hatırında tutan adama her şeyi satamazsın ki.
Çünkü ölüm iki hayatın ortasında durur ve insanı dengede tutar. Ah, tabii, insanları bu çılgın düzene çekmek için, ölümü unutturmak gerekir."
***
Sonra aynı kitapta "Bay Cezmi C." hikâyesi var, onu da tekrar okudum.Bir sabah kendini, kimliğini, işini gücünü, bu dünyada ne aradığını unutmuş olarak uyanan bir adam...
Birkaç gün sonra fark ediyor ki...
"Kim olduğunu ve bu dünyada ne aradığını unutan" sadece o değil.
Milyarlarca insan unutmuş...
Öylesine yaşıyorlar...
"Ancak şu farkla ki, onlar bu dünyada ne aradıklarını unuttuklarını da unutmuşlar..."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Öğretmenler Günü (26.11.2024)
- Taktik hep aynı (25.11.2024)
- ‘Kıyamet kopmak üzere...’ (24.11.2024)
- Haftanın notları: Korka korka nereye? (23.11.2024)
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)