Milli Eğitim müdürlerinin, öğretmenlerin
yaşadığımız günlerin karakterini bilmemeleri mümkün mü?
Ama çocukları ilkokulda okuyan bütün tanıdıklarım dertliler.
Çünkü çocukları için
"yeni 23 Nisan giysileri" istenmiş.
Yine masraf yani...
"Çocuk Bayramı"nı çocuklar temiz elbiselerle kutlayamıyorlar mı?
Müsamereler niye hep masraf çıkartıyor?
Eğitimciler hiç mağazalardaki etiketlere bakıyorlar mı?
Diyeceksiniz ki, bakmaz olurlar mı hiç!
E o halde?
***
Bugün düşüncelerim uçuşuyor, doğrusu toplayıp buraya düzgün biçimde aktarmak da içimden gelmiyor.
Tam yazıya oturmuştum ki, ekrana düşen haberler, cebime gelen mesajlar zihnimi dağıtıverdi.
Mesela bir arkadaşım mesaj attı az önce...
"Evden çıkmamaya karar verdim, her gün en az 100 lira gidiyor. Bir ayı böyle düşünürsek, ben asla kiramı, elektrik ve doğalgazı ödeyemem."
Sordum:
"İşin ne olacak?"
Cevap:
"Aa, onu unuttum!"
***
Bazıları da var...
"Niye durmadan dünyayı yazıyorsun, sen bize bak!" diye
yazıyorlar.
"İçerisi/dışarısı" ayrımının çok aldatıcı hale geldiğini anlamak istemeyene ne söylesen boş...
Oysa tıpkı bir Şilili, Amerikalı, Alman, Japon gibi...
Aylarca evlerine kapatıldılar.
Yüzlerinin yarısı kapalı, kimyasallarla üretilmiş bezleri soluyarak yaşadılar...
Aşı ve test kuyruklarına girdiler...
Korkuları, sevinçleri, şapşallıkları, zekâ sandıkları ezberleriyle global bir yığından ibarettiler.
Bak kardeşim, eğer
"biz"i ayıran bir şeyin peşindeysen; özlemini çekiyorsan...
Önce köklerine bakacak, sonra yeniden inşa edeceksin.
Öyle atıp tutarak olmuyor.
***
Bugünümüz ve geleceğimiz de çorbaya döndü.
Bugünü anlayıp değerlendiremiyoruz, aklımız hep gelecekte...
Karısı Nasreddin Hoca'ya koşmuş:
"Efendi, bizim komşunun eşeği kuyruksuz, kulaksız bir sıpa doğurmuş!"
Hoca feryadı basmış: "Eyvah! Gördün mü başımıza gelenleri? O sıpa üç yaşına geldiğinde onu odun keserken dağa götürürler. Yolda çamura batıp gömülürse, kulağı yok, kuyruğu yok, neresinden çıkarılıp çamurdan kurtarılacak?"
***
NOT DEFTERİ
T uhaf değil mi? Birisinin eksikliğini duyuyorum, ötekinin fazlalığını. Eksik olan gelip boşluğunu doldurmuyor, fazla olan gidip yerini boşaltmıyor. (ATTİLA İLHAN / Kurtlar Sofrası)