Kabul edelim ki, sağlık kavrayışımız
"tüketici" perspektifinden öteye geçemiyor. Modern sağlık sisteminin müşterisiyiz. Ürün veya hizmet tüketiyoruz. Biraz şüpheye mi düştük, o zaman da hemen alternatif tıbbın ürünleri, beslenme takviyeleri, vitaminler devreye giriyor.
Oysa telaş ve stres dolu bir hayat tarzı hangi vitaminle toparlanabilir? Alkole boğulmuş bir hayatı ve kötü beslenme tercihlerini takviye haplarla güçlü bir bağışıklığa kavuşturmak mümkün mü?
Neşesiz geçen günleri hangi tıbbi perhiz sonuna kadar sağlıklı tutabilir? Anlayacağınız
"hayat tarzı"nın etkisini aklımıza bile getirmek istemiyoruz. Orası bir tür duvar. Ötesi yok! Günümüz insanının ruhu da, bedeni de o duvarın önünde yenilip düşüyor.
***
Melih (Altınok) geçen gün haklı olarak soruyordu:
"Medyası, tıbbiyesi, Mehmet Ceyhan'ı, Altaylı'sı maltaylısıyla pandemi tellalları kıvırmaya başladılar. Bakalım, bu apar topar tornistanların altından ne çapanoğlu çıkacak?" Yalnız bizde değil, durum bütün dünyada böyle. Korkarım ki, yavaş yavaş bu işin içinden sıyrılacak ve vebalini devletlere yükleyecekler.
***
Gündelik hayat bakımından nasıl bir
"yeni dünya düzeni" planlanıyor? Pandeminin ardından hangi konuda "sıkıyönetim" gelecek? Moda'da gezip "vegan kasaplar"a veya Kadıköy kitapçılarında tezgâha koyulan kitaplara bakarak az çok bir fikir edinebilirsiniz... Ama en iyisi Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Levent Kurnaz'ın Gazete Kadıköy'e söylediklerine bakmak yeterli:
"Et yemeyi bırakırsanız, uçağı unutursanız, gereksiz şeyler satın almazsanız, dünya yaklaşık 2 derece ısınacak. Bugün olduğu gibi devam ederseniz 6 derece ısınacak."
***
Kitapçıda nevzuhur "kişisel gelişim" kitaplarından birinin sayfalarını karıştırdım. Yine tanıdık laflarla karşılaştım, şöyleydi:
"İyi bir krizi boşa harcamayın! Kriz, iyi şeyler öğrenmek için harika bir fırsattır." Bu nasıl mazoşist bir hırstır Yarabbim! Nasıl maneviyatı boş bir umuttur; nasıl kör bir fırsatçılıktır!... "İyi" bir kriz diyor bir de...
Kriz yahu bu! İyiyse, niye kriz diyoruz?
***
Bein Gurme kanalı eskileri döndüre döndüre izleyiciyi bayılttı. Neyse ki,
"Şemsa'nın Hikâyesi" var. Sardalya salamura ve salatası yaptığı bölüm sinematografik olarak da harikaydı. Not düşmek istedim.