Yalnız mıyız?
"Hayat da böyledir. Çaresizlik ve tehlike anları vardır ki, o zaman çırpınmaya ve haykırmaya gelmez. Batar insan ve boğulur. Marifet o anları geçirmektir. Sonrası gittikçe kolaylaşır. Kadere teslim olmak lazımdır o anlarda. Menfi, miskin, aciz bir tevekkül değildir bu. Anlıyor musun? İsyanın tekniğidir. Yani sabırdır. Müspet, hedefli, iyimser bir sabır."
Ne şimdi bu, diyeceksiniz?
Peyami Safa'nın "Yalnızız" romanından rastgele açtığım bir sayfada karşıma çıktı...
Tefeül demek, doğru mu bilemiyorum.
***
Vaka şu...
Dün günü fidelerimi daha büyük saksılara aktarıp topraklarını yenilemekle geçirmeyi tasarlamıştım.
Lakin, hangi akla hizmet bilmem, saksı, toprak gibi şeylerin satışı da marketlerde yasak kapsamına alınmış...
Eve döndüm, bir iki aydır ortalarda darmadağınık halde duran kitapları toplayıp kitaplığa yerleştirmeye kalktım.
O sırada elime "Yalnızız" geçti.
İşi bırakıp oturdum ve Peyami Safa'nın ilk olarak 1950 yılında Yeni İstanbul gazetesinde tefrik edilen, sonra 1951'de basılan (sarsıcı ruh durumları ve tahlillerle dolu) bu romanını karıştırmaya başladım.
***
Malum, pazar günleri ara ara bu köşede son dönem Osmanlı ve 1960 öncesi Cumhuriyet yazarlarının anlatımlarına odaklanıyoruz ya...
Çerçevemiz de belli...
Anlatım, sadece bir aktarım değil, aynı zamanda bir inşadır.
Anlatılanlar sadece bir tasvirden ibaret değildir; her tasvir bir hissediş ve düşünüşün ifadesidir.
Sözünü ettiğim dönemin yazarlarını bu bakımdan önemsiyorum.
Gerçi Peyami Safa'nın romanları bundan çok daha fazlasını taşırlar; gerginlikleri, münakaşaları boldur.
Eh, düşünün işte!
Romanın bir yerinde şöyle bir cümle var: "İçinde yaşanmamış anların hatıraları var."
***
Kitabı karıştırırken daha başlarda şöyle bir bölümü işaretlediğimi gördüm...
Bir âşığın gizli hatıra defterindeki satırlar...
"Randevuya her gelişinde bir yığın meçhul, hareket halinde... Buluşma dakikaları yaklaştığı zaman, loş salonda, gözlerim giriş kapısının yaylı kanatları üzerinde parlayan buzlu camlara dikilir (... ) Fakat yüzü ne kadar donuk! Sanki arzusuna rağmen, kaderi tarafından bana doğru itilmektedir."
***
Romanın adının nedenini, niçinini soranlara da belki şu alıntı yardımcı olur...
"Biz, hepimiz sadece kendimizi düşündüğümüz için yalnızız ve yalnız kalacağız..."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)