Umutsuz vaka!
Güncel siyaset açısından bakarsak elbette önemli gelişme.
Fakat kabul edelim ki...
Siyasal sosyolojide bir kıymeti harbiyesi yok!
Nedense birçok muhafazakar bilmek istemiyor ama bilen bilir...
CHP'nin üzerinde "çalışılmış" sosyal tabanı bu istifalar hakkında iki saniye bile durup düşünmedi.
Düşünmez de...
Bu özelliğini kaybedeli yıllar oldu.
Sonucu görüyoruz...
Hemen "saray tezgahı" dediler, dalgalarını geçtiler ve hızla "90'lar ne güzeldi!" tartışmasına aktılar.
Rafta hazır gündemleri var.
"Ajans" da çalışıyor.
Dolayısıyla hiçbir gelişme onları "geliştirmiyor", bu çok net!
***
Kılıçdaroğlu'nun birbirini tutmayan ifadeleri, parti sözcülerinin saldırgan açıklamaları ve CHP'nin kaygan politikaları ne zaman gündeme gelse...Bu köşede vurguluyorum...
Sadece CHP örgütü değil, tabanın zihni de koptu gitti.
"Çav bella" gelince, "İzmir'in dağları"nı bile unutuveren bir sosyoloji bu...
Muharrem İnce'nin Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettikten bir hafta sonra bile kendisinin kaçırılmadığına ikna etmeye çalıştığı bir seçmen kitlesi...
Üç istifacı vekil "kurucu değerler"den söz ediyor ya...
Şimdi Biden ve ekibi Türkiye için yeni bir "kurucu değerler" listesi yapsa, CHP tabanının tam merkezinde hemen o değerlerin arkasından koşacak genç bir kesim oluştu.
***
CHP'deki yozlaşmanın (malum, bu meymenetsiz kavramı pek severler!) kendi seçmeninin gözünde afişe olmasını beklemek bir hayal...Dahası şu bile söylenebilir...
Artık CHP diye bir parti yok!
İttifaktaki öteki partiler de aslında tabeladan ibaret.
Şeytanla yatağa girmeye hazır "Erdoğan gitsin" seçmeni var.
Önce bunu kabul etmek gerekiyor.
***
Somut konuşayım...
Özellikle şu küresel fırtına günlerinde...
Milli meselelerde ortak tutum alabilen bir muhalefetin özlemini çekiyoruz.
Ancak bu olacaksa, seçmenler üzerinden olacak...
Siyaseti partiler değil, "sokaktaki insan" zorlayacak.
İYİ Parti ve Saadet Partisi gibi oluşumların kendisinde değil ama tabanında umut var.
Fakat CHP tabanı şu anki haliyle umutsuz vaka!
NOT DEFTERİ
"Hiç şu sözü duymuş muydun?" diye sordu sonunda Bay Grund. "Beni bir kez kandırırsan sen utanmalısın. Ama beni ikinci kez kandırırsan, utanması gereken benim."
(JOSS SHELDON / Küçük Ses)
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)
- Haftanın notları: Yeni pandemi gelir mi? (09.11.2024)
- Gündem değil, temel mesele! (08.11.2024)