Satan kazanıyor, kesin. Peki ya alan?
Kasa kuyruğunda bekleyenler gibi bu canhıraş haykırışın sahibi kim diye dönüp baktım.
Maşallah, bir hanımefendi 52 saatlik kapanma için bir aylık stokunu alışveriş arabasına doldurmuş...
Beklemek istemiyor.
Pandemide binlerce şube açan ucuzluk marketlerinden birindeyiz...
Zaten iki kasası var ve sırada da topu topu dört kişiyiz.
Beklemesi zor değil.
20 yaşlarında bir delikanlı söylenerek yardıma koşturuyor: "Birinin raflara bakması gerek, geçen gün koca borcam tepsiyi yürütmüşler, paraları aylığımızdan kesiliyor!"
Haklı. Fakat onların halini dikkate alan var mı? Yok!
***
Geçen gün Batı insanının pandemideki alışveriş paniğini dile getirmiştim, hatırlarsınız. (Sosyal bilimciler hemen "panicbuying" diye terimleştirdiler bile!)Şimdi de dönüp biraz kendimize bakmalı, değil mi ya?
Bugünü ve yarını sürekli global düzeyde konuşuyoruz.
Ama unutmayalım ki, yarınki hallerimizde bu "küçük resimler" de belirleyeci olacak.
Mesela deli gibi rafları boşaltmıyoruz, rafları talan edenimiz az.
Ama hiç ihtiyacımız olmayan şeyleri satın almak gibi bir "arıza" ürettik.
Dahası...
Boşluktan market market gezer olduk.
Bu davranış gelip geçer mi?
Kredi ve banka kartlarının gitgide şişen faturalarının altından kalkılır mı?
Önemli sorular.
***
Daha önce göbek salata, marul, meyve vesaire bulmakta zorluk çekilen ucuz market zincirlerinde vitamin ve besin takviyeleri bulunmaya başladı.Zaten bu market zincirleri koşullara uymakta pek marifetliler ve hiçbir fırsatı kaçırmıyor.
Sattıkça büyüyor, büyüdükçe satıyorlar...
Ya satın alanlar?
Biz tek tek insanlar yani...
Bizim halimiz belli.
Şaşkınız ve uyumsuzuz.
Ve sürekli borçlanıyoruz.
Online, yani dijital alışveriş deseniz...
Koptu gidiyor.
Geçen gün bir arkadaşım yakınıyordu: "Eve aylardır akrabaymış, komşuymuş gelen giden yok ama internetten iki fincan takımı aldım, manyak mıyım, neyim?"
"Hayır!" dedim; "Duyguların koşullara direniyor ama kazanan online alışveriş siteleri oluyor, o ayrı!"
Öyle ya, pandeminin ilk yedi ayında cirolarını yüzde 400 artırmışlar.
***
Sonuç olarak..."Küçük resim"de de düşünmemiz gereken çok şey var.
Çocukların okulsuz eğitimi, hayatın eve sığmayışı gibi bu alışveriş hallerimiz de derin izler bırakacak.
Şüpheniz olmasın!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)
- Haftanın notları: Yeni pandemi gelir mi? (09.11.2024)
- Gündem değil, temel mesele! (08.11.2024)