Uygar insanın fay hattı
Burnu büyüklerin...
Her fırsatta cv'sine, statüsüne, soyuna sopuna "piyasa" yaptıranların...
Yalnız gecelerini bilir misiniz?
Cehennem gibidir.
Küçüklüklerini, zayıflıklarını akıllarında tartıp durmaktan uyuyamazlar.
Bir kriz anında bütün yaldızların dökülme endişesi bitirir onları...
***
Gelişmiş toplumlar da öyleler...Kırılgan yanlarıyla yüzleşmeye tahammülleri yok.
Anında panikliyorlar.
Sistemlerine o kadar bağlılar ki, sistemin kısa bir süre için bile durma ihtimali kabus...
Ya onları ayakta tutan zincir bir yerinden kırılırsa?
Mesela tedarik zinciri koparsa...
Mesela şehrin orta yerinde kıtlık çekilirse...
Bu ihtimaller içlerini kurt gibi kemiriyor.
Delirecek gibi oluyorlar.
Öyle ki, geriye "uygar davranış" diye bir şey kalmıyor.
***
Gördünüz işte!Londra'da "sıkıyönetim" ilan edilip şehir dışarıya kapatılınca neler yaşandığını bir daha gördünüz.
Yasak başlamadan hemen önce bütün mağazalar yine talan edildi, raflar birkaç saat içinde boşaltıldı.
Oysa geçen martta yaşananların tekrarlanmayacağını düşünen uzmanlar vardı. Onlara göre Batı insanı hiç hesap etmediği bir krize şiddetli bir panikle cevap vermiş, makarna ve tuvalet kağıdına saldırmıştı.
Bir daha olmazdı.
Oldu!
Çünkü bu toplumların insanı tüketmekten başka bir "yaşam" bilmiyor.
Kıyamet belirtileri patlak verdiğinde zombilere dönüşüyorlar.
Olay sadece yiyecek, vs kalmazsa endişesinden ibaret değil.
Arabasına atlayan orta sınıf IKEA önünde kuyruklar oluşturmuş.
Niye? Çünkü "bildiği gibi bir ev hayatını" sürdürememe ihtimali ürkütüyor Batı insanını.
***
Yeri gelmişken bir daha vurgulayayım...Pandemi, bazı şapşalların sandığı gibi dünyayı, toplumları, insanları eşitlemeye doğru gitmiyor. O türden laflar Instagram sayfalarında pıtırcıkları bir araya toplamaktan öteye gitmiyor.
Tersine, sosyal sınıflar arasındaki farklar iyice derinleşiyor.
Gelişmiş toplumlarla ötekiler arasındaki ekonomik, sosyal, kültürel farklar belirginleşiyor.
Neo-liberalizmin son 25 yılda unutmamızı isteyip flulaştırdığı ne varsa, yeniden görünür hale gelecek.
Daha başlangıçtayız...
Görüp de sarsılacak çok şey yaşayacağız.
Sarsılınca kendimize gelir miyiz?
İnşallah!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)
- Haftanın notları: Yeni pandemi gelir mi? (09.11.2024)
- Gündem değil, temel mesele! (08.11.2024)