"
Köyde nihayet internet iyi çekmeye başladı, bana film tavsiye eder misin abi" diyor.
Aklıma "Buğday" geliyor o sırada, "Ahlat Ağacı" geliyor ve birkaç film daha...
Cevap hiç beklemediğim biçimde geliyor; "
ben yerli film izleyemiyorum, bildiğin güzel Hint filmi, Çin filmi var mı?"
Köyünde çobanlık yaparken bir yandan da açık öğretimde okuyan genç arkadaşım her mesajlaşmamızda şaşırtıyor beni...
Geçenlerde de kız kardeşinin
deli gibi Kore popu sevdiğini öğrenmiştim.
Kırık dökük cep telefonları ve laptop'lardan Orta Anadolu yaylalarına doğru esen K-pop'un "
cinsiyetsiz" şarkıcılar ve bitmez tükenmez danslar rüzgarının bu kadar etkili olacağı aklınıza gelir miydi?
Gün gelip gençlerimize Asya filmlerinin "
yakın", bizim filmlerin
"uzak" duygusu vereceğini düşünmüş müydünüz hiç?
Hayır!
***
Çok hata yaptık...
İnterneti Whatsapp veya Google'da bir şey aramaktan ibaret gördük, ötesine bakmadık...
Mesela gençlerin neden YouTube'a ve Tik Tok'a gönül verdiği meselesini ciddiye alan bir köşe yazarına rastladınız mı hiç?
Kafamız klişelerle dolu.
Biz klişeler havuzunda yüzerken deryadaki dalgalanmalara dönüp bakmıyoruz.
Hatırlıyor musunuz?
Solcu (!) olduğunu iddia eden bir cumhurbaşkanı adayı çok modern bir şey söylüyormuş gibi seçim kampanyası boyunca robotları anlatmıştı.
Gittiği kahvede işçilere
robotlaşmayı övmüştü; yani bir bakıma
yakın gelecekte işsiz, hatta aç kalmanız için elimden geleni yapacağım demişti.
Ne o fark etti problemi, ne de dinleyenleri...
Ama arkadaşımın lise çağındaki oğluna "
gelecekte ne iş yapacaksın?" diye sorduğumda muzipçe gülerek "
gene böyle yan gelip yatacağım; iş dediğini robotlar yapacak!" diyor.
***
Resmin yüzeyine bakıyoruz.
Toprağın üzerine...
Olayların sadece görünen yüzüne...
Yeraltı ırmaklarındaki değişim dikkatimizden kaçıyor.
Oysa zihnimizin yeraltı ırmakları kuruyor veya zehirleniyorsa, yanmışız.
Güncel aktörlerin politikasıyla geleneksel medyanın uyumunun da bu "
körlük"te payı var.
Ama
küreselci proje bu aymazlığımızı seviyor.
Ve yeni kuşakların tasavvurlarını yeniden şekillendirmek konusunda dur durak bilmiyor...
Konuşmamız, bakmamız, sorgulamamız gereken ne çok şey var...
Pandemi zihnimizi de hapsetmemeli!
Bilmem ucundan kıyısından derdimi anlatabildim mi?