HAŞMET BABAOĞLU

Ödünç sevgiler

Herkes neden birbirini kırıyor biliyor musunuz? Hayallerinin kırılmasını önlemek için... Bugünümüz çöksün, geleceğimiz daha filizlenmeden solsun ama yeter ki, hayallerimiz kırılmasın! Ve hayallerimizin kırılmasından korktukça sağırlaşıyor, körleşiyor, duyarsızlaşıyoruz. Cioran "Avamı, hayal kırıklığına uğramayı reddedişi kadar, hiçbir şey ele veremez" diyordu. Doğru söze ne denir! Ancak eski hayallerin kırılmasıyla mümkün yeni hayaller kurabilmek...

***

Kazanamayacağını bildiği için kaybetmeyi yücelten mızmızların sevgisi hayatı daha güzel, dünyayı daha doğru yapamaz. İmkansız bu!

***

Görme duyumuzun diğer duyularımızdan daha çok uyarıldığı şu çağ, ne yazık ki, uzun uzadıya bakmanın yerini genişletmiyor... Çiçek aldığı için mutluluktan uçan sevgili bile ertesi gün o çiçeklerin biçimine, hatta rengine dair çok az şey hatırlıyor. Her gün geçtiğimiz yolda koca gövdeli bir ağacın varlığını biliyoruz da, ne ağacı olduğunu, kışın yapraklarını döküp dökmediğini tam çıkartamıyoruz. Çünkü durup uzun uzadıya bakmıyoruz hiçbir şeye... Bakmak, dünyayı yeniden kurmaya başlamaktır.

***

Samimiyet, olur olmaz biçimde özel hayatını teşhir etmek değildir. Samimiyet gerçekten "özel" bir hayata sahip olmaktır.

***

Samimiyet, kökeninde Arapça bir kelime. "En içerisi, ilik, göbek, merkez" gibi göndermeleri var. Bir "öz"e işaret ediyor... Özüne sadık olmak demek bir bakıma... Yani samimiyet, insanın başkalarıyla yakınlığından değil, kendisine ("iç"ine) yakınlığından doğuyor.

***

Erkekler unutarak, kadınlar hatırlayarak yaşıyor.

***

Elinden tutup piyasa yaptırılan, sevilme karşılığında ödünç verilen sevgiler tek bir taşı bile yerinden kıpırdatamazlar...

***

Yalnızlığa ihtiyacımız var bizim... Aylak terk edilmişliklere değil ama... Huysuz kibirlere de değil... Baktığımızı gerçekten görmemizi sağlayacak mesafeye, o mesafeye yol açacak yalnızlığa ihtiyacımız var.
(NOT: Eve kapandığımız günlerde ya çekmeceleri karıştırıyorum ya da kitaplığımı... 20 yıl öncesinde yayımlanmış pazar yazılarımın kupürlerini buldum bir dosyada. Hatta bazılarını kitaplaştırmıştım. Hiçbiri internet ortamında yok. Onlardan çıkardığım bazı notlar bu pazar gününün yazısı olsun istedim. Belki haftaya da devam ederim.)
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.