Planda “sonbahar” mı var?
Şakası olmayan meseleler var...
Asla hafife alınamayacak problemler...
Gelecek, ters köşe yapa yapa geliyor.
***
Dünyaya bakın, özellikle de Avrupa'ya!..
Sokaklar kaynıyor.
Hesapta "boşaltılan" sokaklar protesto gösterileriyle dolduruluyor.
Hesapta virüs korkusuyla evlere kapanması gereken insanlar meydanlara çıkıyor, en küçük bir kışkırtmada ortalığı kırıp döküyorlar.
***
On yıl kadar önceye gidip baştan alalım mı?..
Hatırlayın, birçok devlet 2010'dan başlayarak iç güvenlik yasalarını sertleştirmişti.
Güvenlik güçlerinin yetkileri arttırıldı.
Hatta yeni yasalar demokratik hukuk zeminini zorlayacak noktaya getirildi.
Hele İngiltere ve Almanya'daki düzenlemelerle iş öylesine şaşılacak bir noktaya gelmişti ki...
Birçok yorumcu o zaman şöyle sormuştu: "Ne oluyor? Avrupa iç isyanlara mı hazırlanıyor?"
Şimdi o yasalar da yetersiz bulunuyor.
***
Aslında pandeminin Avrupa ve ABD'yi fena silkelemesinden anlamalıydık...
Belli ki "plandemi" de Avrupa'yı temellerinden sarsmak istiyor.
Belli ki, virüs devletlerin sırtını duvara yapıştırmışken küreselciler "turuncu devrim" modeline, hem de "merkez"de yeniden gaz verecekler.
Bugün Paris sokakları...
Yarın başka bir başkent...
Planda ne var?
Bir "Avrupa sonbaharı" mı?
***
Geçtiğimiz hafta sonu Paris sokakları feciydi.
Polisler engelli insanların protez bacaklarını çıkartıp götürecek, gazetecileri ambulansın içine girip dövecek kadar kendilerinden geçtiler.
Göstericilerin de onlardan farkı yoktu.
Benim dikkatimi çeken ise nispeten sakin geçen Londra'daki "Kovid kısıtlamalarına karşı miting" oldu.
Küreselci medyanın bu türden protestocuları "sağcı ahmaklar, popülist cahiller" olarak yaftaladıklarını biliyoruz.
Ancak bu sefer protestocuların dili değişmişti.
En çok kullanılan kelime "devrim"di...
Ne devrimi?
Bir bilen olduğunu sanmıyorum.
Ama tam buraya bir mim koymak gerekmez mi?
***
Tezgaha bakın!
Orta sınıfı politik protestolara sevk etmenin imkansızlaştığı neoliberal dönem uzun sürmüştü.
Sonra salgın geldi...
Şimdi orta sınıf darbe üstüne darbe yiyor, gitgide yoksullaşacak.
Nihayetinde "kaybetmiş" insanları Antifa'nın veya faşizan kışkırtmaların eline düşürecek bir sürecin eşiğindeyiz.
Devletler için çok zor bir dönem...
Boşuna aylardır "teyakkuzda kalma ve agah olma vakti" deyip durmuyorum!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)
- Haftanın notları: Yeni pandemi gelir mi? (09.11.2024)
- Gündem değil, temel mesele! (08.11.2024)