HAŞMET BABAOĞLU

Bilim ve “insanları”

Acaba bilimi kendilerine "bilim insanı" rozeti taşıyan bazı tiplerin elinden kurtarabilir miyiz?
Çünkü durum gitgide vahim bir hal almaya başladı.
Tamam!
Elbette bir gazete köşesinin boyutları ve karakterinin kaldıramayacağı kadar derin bir konu bu.
Fakat en azından güncel tabloyu sabitleştirelim...

***

Deprem olmuş...
İhtiyaç var; herkes pür dikkat ekranlardaki uzmanları izliyor.
Malum profesör de kendine bir kanal seçmiş konuşuyor: "Depremde ölü sayısı az. Niye? Çünkü İzmirliler evde oturmaz, dışarı çıkmayı, gezmeyi sever, yazlığına gider. Zeki, aydınlık, Atatürkçüdür."
Belli! Profesörümüz bir sismolog titizliğiyle çıktığı kanalın izleyicisini çözmüş ama söylediğinin "bilimsel" bir yanı var mı?
Ne gezer!
Ama "ne söylesen gider" kafasındalar...
Araya mesela "bu depremde 35 atom bombası gücünde enerji boşaldı" sözlerini sıkıştırdın mı, al sana bilimin ta kendisi!

***

Cumartesi akşamı bütün kanalları zapladım; "bilim insanları"nın söylediklerine şöyle bir baktım.
Keşke sadece depreme karşı önlemler konusundaki uyarılarını tekrarlayıp dursalar diye düşündüm.
Onun bir faydası var.
Elbet kulak vereni çıkar.
Gerçi yoksullardan yanaymış gibi yapanı var ya, her deprem uyarısından sonra "yazlıklarınıza gidin, şehirde durmayın" der, ayrı...
Seferihisar'daki "sunami"yi bilimsel (!) olarak açıklamaya kalkan birini on dakika dinledim, sonuç sıfır. (Okunuşu tsunami değil sunami!)
Bütün öğrendiğimiz, uzmanın durmadan tekrarladığı şu söz oldu: "Olay bölgesel, lokaldir."
Eh, onu zaten anlamayan yok!
Oysa gerçek bilim insanı hiç uzatmadan "Seferihisar'da gördüklerimiz şaşırtıcıydı ama açıklaması için araştırma sonuçlarını beklemeliyiz" deyip susabilmeli.

***

Zaten pandemiyle birlikte ilginç bir tablonun içindeyiz, malum.
Aylardır virologların perişan halini izliyoruz. Marttan bu yana bir söyledikleri diğerini tutmadı.
Şimdi deprem oldu; uzunca bir süre de jeologları, jeofizikçileri, sismologları dinleyeceğiz.
Sonra şüpheniz olmasın, yeniden iklim bilimciler çıkacak sahneye...
Biliyorum...
Pandemi sonrasındaki çaresizlik "onlar söylüyorsa inanmak gerekir" fikrini kitlelerde iyice pekiştirdi.
Bu durumu fark eden bilim insanları da coştukça coştular.
Keşke heyecanlarına değil de, bilimin sükunetine bağlı kalsalar...
Laflarını enine boyuna tartsalar keşke...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.