Gündelik hayat notları: Biriktirme, yaşa!
***
Prof. Michel Chossudovsky'nin "iklim değiştirme" teknolojisinin gelişimi üzerine Global Research'te çıkan yazıları ilginç. 15 Ocak'ta çıkan makalesinin başlığı "ABD ordusu hava durumunun sahibi mi?"***
Eşyayı çoğaltarak hayatını zenginleştireceğini sananlar belli ki, insanın içinin yoksul, kudretinin pek zayıf olduğuna dair kendilerine bile itiraf edemedikleri gizli bir inanca sahipler.***
"Güzel anılar ve dostluklar biriktiriyorum" türünden yeni moda laflara fazla takılmasak, ne iyi olacak. Tamam, ilk bakışta kalbe de, kulağa da pek hoş geliyor ama bu lafları ederken, yücelttiğimiz fiilin "biriktirmek" olduğunu görmemiz gerekir. Nedir bu koleksiyoncu bilinci, bu istifleme arzusu? Yaşa işte, biriktirmeyi unut! Zaten insan ne gelip gidecek seli kestirebiliyor, ne de kalacak kumu. Onun hükümdarı zaman...***
Diyelim ki, konumuz iyi ve özenli yemek ve hakiki lezzet... Nimetin hakkını verelim tabii. Ama medya/sosyal medya önümüze sürekli "karbon ekmekli füme kaburgalı hamburger", "tavşan etli poutine", "tahin soslu san sebastian kek" ve benzerlerini getirip tartıştırıyor, yemek denilince akla bunlar gelsin isteniyor sanki. İşin fenası, bunları okuyup fotoğraflarına bakarken bir tür bağımlılık geliştiriyoruz. Bir uyuşma/uyuşturma hali... O arada dışarıda simitler bozuluyor, pilavlar lapalaşıyor, her yemek sadece salça ve soğan tadıyor, farkında mıyız, değiliz.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)
- Haftanın notları: Yeni pandemi gelir mi? (09.11.2024)