HAŞMET BABAOĞLU

Gıdalar... Politik, ekonomik ve ahlaki bir mesele

Mahallenin süpermarketinde yöresel peynirler için ayrı bir tezgah açıldı...
Baktım, paketlerin üzerinde firmaların etiketleri yok, peynir türlerinin adları ve barkodları var.
Etiketleri tek tek okumak bile zevkli.
İnsanın zihni bir anda Torosların yüksek yaylalarına ışınlanıyor, sonra Konya ovasına, derken Ege mandıralarına...

***

Fakat kaç seferdir dikkatimi çekiyor; tezgaha pek uğrayan yok.
Az önce Instagram'ında uzun uzun "yerel tatlar" sayfalarına bakıp sonra alışverişe markete inen hanımefendi de, her daim kendinden menkul "gurme" havasında yaşayan müşteri kesimi de tezgahın yanına yaklaşmıyor.
Pahalı geliyor, kesin.
Belki "canım o kadar da özen göstermek gerekmiyor" diye de düşünüyor olabilirler.
Hemen endüstriyel peynirler rafına koşuyorlar...
İçindeki yağ oranı peynirden kat kat yüksek ama adı peynir olan ürünlere, üzerinde dil peyniri yazıp tel tel ayırması imkansız dil peynirlerine, çedar'la ilgisi olmayan çedar peynirlerine falan...

***

Şimdi diyeceksiniz ki, adam taktı, yine market raflarından ve endüstriyel gıdalardan bahis açtı...
Sağlıklı yaşam ve sağlıklı beslenme takıntım yok, biliyorsunuz.
Ama gıda konusu artık evrensel kapsamda bir politik ve ekonomik ahlak meselesidir.
Beni işin o yanı ilgilendiriyor.
Ve bu konuda ilk iş olarak piyasa ve medya yalanlarıyla hesaplaşmamız gerekiyor.
Ahlak, yalana yalan, yanlışa yanlış demekle başlar.

***

Birincisi...
Organik olan pahalı...
İkincisi...
Eğer yerinden almıyorsanız, yöresel ve saf ürün de pahalı...
Üçüncüsü...
Organik ve yerel ürünler üzerinden ciddi bir üretim ve pazarlama endüstrisi inşa edildi.
Günümüz toplumlarında tersini düşünmek yanlış olur zaten.
Ama nihayetinde "hakikilik" nostaljik bir hikayeye dönüşüyor, bunu da bilelim.
Peki medyada bu tatlar anlatılırken pahalılıklarına vurgu yapan var mı?
Çiftliğinde ürettikleriyle yaptığı yemekleri tv programına taşıyan şef bu konuda ağzını açmıyor, hatta herkesin çiftliği, bağı, bahçesi varmış gibi yapıyor.
Bu suskunluk ahlaklı bir tutum mu sizce?

***

Daha konuşacak çok şey var.
Endüstriyel ürünleri geçtim...
Mesela yaş meyve ve sebzelerdeki zararlı pestisit kalıntıları sorununu hiç enine boyuna konuştuk mu?
Merak ediyorum, ne zaman "Sus, sus... ihracatımız kötü etkileniyor" engelinden kurtulup meseleyi cesaretle ele alabileceğiz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.