Ne bu? Test sürüşü mü?
Çünkü eşi dostu bile inandıramamıştım; "o kadar da değildir!" diyorlardı.
Şimdi biraz biraz uyanmaya başladılar.
Olay şu...
Dokuz yıl önce Kemal Kılıçdaroğlu CHP'nin başına hangi amaçla getirildiyse, Ekrem İmamoğlu da aynı amaçla İstanbul'u yönetmek üzere aday yapıldı.
Küçük farklarla aynı hedefe yönelik aynı taktikler...
Toplumun elle tutulur, gözle görülür gerçeklerle bağını koparmaya çalışıyorlar.
Nasıl mı?
Dikkatimizi bakıp gördüklerimizden ve bildiklerimizden uzaklaştırıp imajlara ve iddialara çekerek...
Kamuoyunun en net biçimde bildiği konularda bile sistemli biçimde şüphe uyandırmaya çalışarak...
Gayet bilinçli olarak böyle konuşuyor ve buna devam edecek.
Şimdi İmamoğlu'nun eski yönetimin "makam aracı israfı" diye Clio'lar ve kamyonetlerden oluşan hizmet filosunu Yenikapı'da sergilemeye kalkışması da öyle...
Hep sözünü ettiğim "toplu hipnoz çalışması"nın bir parçasıyla karşı karşıyayız.
Bu sefer İmamoğlu'nun danışmanlarının biraz "hafif" davrandıkları ve yan bastıkları söylenebilir. Ama yine de çok rahatlar, pişkinler.
Çünkü yalan haberlerine ve yanıltıcı imaj kampanyalarına ayılıp bayılmaya dünden razı milyonlar olduğunu biliyorlar. "1700 makam aracı olmaz ama 16 milyonluk bir şehire hizmette 1700 araç israf da sayılmaz" diyecek kafalar o kesimde çoktan buhar oldu.
Kılıçdaroğlu, çoktandır misyonunun iktidar istemek olmadığını açık açık ortaya koyuyor. Ana muhalefet liderinden çok muhalefetin "trafik müdürü" gibi davranıyor.
İmamoğlu ise alttan alta ülke liderliğine oynuyormuş izlenimi veriyor.
Belki de bir "test sürüşü" bütün bunlar.
Belki de İstanbul'a kayyum atanmasına, İmamoğlu'nun mağdur rolüne soyunmasına kapı açacak kadar belediyecilikten uzak geçirilecek bir sürece politik anlam kazandırmak için böyle bir yol izeniyor
Bakalım, yaşayıp neler göreceğiz?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Kıyamet kopmak üzere...’ (24.11.2024)
- Haftanın notları: Korka korka nereye? (23.11.2024)
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)