Titanik sendromu mu, global yalan sahnesi mi?
Ve hiç şüphem yok...
Çok yakında mantık, akıl, fikir dediğimiz ne varsa, hepsinin buharlaştığı bir dünyada yaşıyor olacağız.
Düşünsenize...
Bize sürekli felaketlerden söz ediliyor; artan iklim değişikliği, yağmur ormanlarının yangınlar ve endüstri tarafından yok edilişi, bir dünya savaşına doğru ilerleyen uluslararası sistem, yaklaşan su kıtlığı, biyolojik ve nükleer kıyamet tehditlerinin yükselişi, vd.
E, tamam da...
Medyada üzerimize boca edilen bu tablo dünya egemenleri ve ülke yöneticileri için gerçekten acil bir nitelik taşıyor mu? Hiç öyle görünmüyor.
Bütün bunlar ciddiyse, niye kimse gerçekten kılını kıpırdatmıyor?
Söyleyin bana...
Bu durum karşısında sıradan insan mantıklı düşünme kapasitesini ve yapıp ettiklerinden sorumluluk duyma şuurunu ayakta tutabilir mi?
Brezilya bu yangınla sahip olduğu yağmur ormanı yüzeyinin üçte birini kaybetmiş...
Felaket mi? Evet!
Ama ne Brezilya'daki Bolsonaro yönetiminde (ki o ekip için zaten bölgenin büyük tarım işletmelerine aktarılması daha önemli) ne de uluslararası sistemde ciddi bir hareket yok.
Sonra ne öğreniyoruz?
Geçen yıla göre yağmur ormanlarındaki kayıp yüzde 84 oranını aşmış. Bilim insanları bunun "dehşet zirvesi"nin bir tık altı olduğunu söylüyor ve meselenin sadece "yeryüzünün ciğerleri"ni karbon dioksitle boğmaktan ibaret olmadığını, bu yangınların bir süre sonra bölgede ciddi kuraklığa yol açacağını vurguluyorlar.
Kuraklık, susuzluk...
Bir ülke için altından kalkılması en zoru bunlar.
Var mı bir hareket? Var mı ciddi bir çare arayış? Yok!
Ekolojik hassasiyet kitleler için üretilmiş global bir yalan mı?
Ülke yönetimine soyunanlar aslında bu gerçeği öğreniyorlar da o yüzden mi umursamıyorlar?
Yoksa sistem hem global hem de bölgesel olarak öylesine ipini kopardı ki, geri dönüşü yok mu?
Dünya bir nevi Titanik sendromu yaşıyor ve gemi batarken güvertede müzik çalmaya devam ediyor, diyebilir miyiz?
Olayı artık bir de böyle düşünsek, diyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)