Hawking sonrası... Bilmediğini bilmeyen kültürlüler!!!
Bizim laikperest okumuş yazmış kesim bilimi sevdiğini, saydığını, çok önemsediğini sanıyor ama hikâye!
Bilime tapınmaktan ötesini bilmiyor.
Öğrenmemiş ötesini...
Tapınma modelleri de zamanla magazinleşmiş; kişisel gelişim seviyesine çekilmiş.
Hawking'in ölümünden duydukları üzüntüyü aktarmak isterken (bunu da kendilerinden saymadıklarına "cahil" demeden yapamıyorlar ya, neyse!) konuyu hemen karadelik teorisine taşımayı ihmal etmediler.
Ama nasıl?
Mesela şöyle: "Hawking bize gösterdi ki, her zaman karadeliklerden bir çıkış vardır; hayatta da öyledir, doğru yol bizi karanlıktan çıkışa götürür." Okuyunca gülmeyin. Çünkü tekil bir misal değil, bir toplumsalsınıfsal zihin yapısının yansıması bu...
Efendim, S.Hawking'in doğum tarihi Galile'nin ölümüne, ölüm tarihi de Einstein'ın doğumuna denk geliyormuş.
E, tamam da bütün bunlar tesadüfse, niye ikide bir tekrarlıyorsun?
Yok değilse, dürüstçe çık bu kaderi kimin yazıp hayata geçirdiğini de söyle...
Tabii "bu kadar uzun yaşayan ALS hastası olmaz, işin içinde bir kurgu olabilir" diyenlere "komplo meraklısı çomarlar" diyerek saldırmayı ihmal etmiyorlar. Bu durumu "bilimsel mucize" olarak adlandıran Twitter kullanıcısı bile gördüm.
Bilimsel mucize (!!) de neymiş diye bana sormayın!
Oysa Hawking'in belirtileri ALS'yi andıran bir başka hastalıktan çektiğini düşünmeye başlayan çok sayıda uzman var. On yıldır nöroloji literatüründe tartışılan bir konu.
Çünkü Hawking'in hastalığa yakalanması ALS'de rastlanan genel frekansa aykırı olarak çok erken yaşlara rastlıyor.
Ben Twitter'da anlatayım dedim, iki fizik teorisini art arda sayamayacak klavye ergenlerinin saldırısına uğradım.
Bilmediğini bilmeyen "kültürlüler"den daha çok çekeceğimiz var.
Böyle birkaç kuşak daha gider...
Geçen gün bunlardan biri her nasılsa Hawking'e Nobel verilmediğini öğrenmiş, üzüntüden dövünüyordu.
"Peki, bütün bu dönemler boyunca Nobel Fizik ödüllerinin kime, niye verildiğini biliyor musun?" diye sordum.
Boş boş baktı!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)
- Hangi aile? (12.11.2024)
- Sahnede ne var? (11.11.2024)
- Gördüm (10.11.2024)