HAŞMET BABAOĞLU

Odunlar çoğalıyor mu, ne!

Havaalanının iç hatlar terminalinde güvenlik kontrolündeyiz.
Bir genç kız geç kalmış, uçağını kaçıracağından endişe ediyor.
Birden iki gözü iki çeşme ağlamaya başlıyor. Öyle panikliyor ki, dizüstü bilgisayarını bir türlü kılıfından çıkartıp X-ray masasına koyamıyor.
Belli ki, kızcağız uçağı kaçırırsa ortalarda kalacağından korkuyor.
Güvenlikçiler ona yardımcı olup yol açmaya hazırlanırken kerli ferli, orta yaşlı bir adam kızı aşağılamaya başlıyor.
Yetmiyor, itip öne geçmeye çalışıyor.
***
Böyle "odunlar" her yerdeler, değil mi?
Bu hallerinin ne iş yaptıkları ve nasıl yaşadıkları ile pek ilgisi yok.
Odunlaşmak, "içi kurumak" gibi bir şey.
Belki para var, pul var.
Belki, sorsan çoluğuna çocuğuna karşı çok şefkatlidir!
Akıl, fikir yoksunu olduklarını da sanmıyorum.
Ama "özsu"ları çekilmiş bir kere!
Ne o peki?
Anlamak...
Bir başkasının derdini bir saniyeliğine olsun dert edinebilmek...
***

Dikkat ederseniz, modaya uyup "empati" lafını etmedim!
Hani "kendini başkasının yerine koyabilmek" falan...
"Empati"nin felsefi-psikanalitik kökünü oluşturan ve nesnelere bile "ruh" katan duygu durumu "Einfühlung"dan da söz etmeyeceğim.
Durup etrafına bakmadan menfaatine doğru koşturanlar nasıl olacak da başkalarını anlamaya kalkışacaklar?
Aslında öyle havalı ve nevzuhur duygulara ihtiyacımız yok.
En yalın haliyle "merhamet" duygusu yeter; her şeyi hale yola koyar.
Yoksa onu da mı unuttuk, körelttik, kuruttuk?
(NOT: Eski yazılarımı karıştırırken 2011'de çıkmış "Odunlar" başlıklı yazıma rastladım. Düşündüm, odunlar azalmıyor, çoğalıyor. O halde, dedim içimden, yazıyı gözden geçirip kısaltarak bir daha buraya koyayım.)

******************************

Özgecan'ların filmi...

Boston üniversitesinden Chris Summens adında bir sinema öğrencisi çeşitli ülkelerdeki "Özgecan"ların dramatik belgeselini yapmak için yıllardır çırpınıyor.
Filmde erkek şiddetine uğrayıp hayatından olan dört ülkeden dört genç kadın var.
Tecavüze uğradıktan sonra akıl almaz bir gaddarlıkla öldürülen bizim Özgecan'ımızı Maral Büyüksaraç canlandırıyor.
Öğrendim ki, 2015'te başlayan çalışmada artık sona gelinmiş. Faint Sound adlı çalışma aralıkta vizyona girecekmiş.
Zaman zaman medyaya yansıyan haberlerin ardından çıkacak sonucu merakla bekliyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.