Siyasi gündem dur durak bilmiyor. Ama havayı biraz değiştireyim...
Bugün yazıma güzel, küçükbir butik otelin kahvaltı salonunuanlatarak başlayayım...
İlk ben gelmişim.
Kahve, çay, sonra biraz pişi, bir dilim beyaz peynir, birkaç zeytin ve iki kaşık kayısı reçeliyle kahvaltımı tamamlayıp herkesten uzak bir köşede kitaplarımı okuyacağım. Aklım biraz da güneş yükselinceye kadar sürecek kuş cıvıltılarında. Vakti kaçırmadan terasa çıkmalıyım. Derken otel misafirlerisökün etmeye başlıyorlar.
Her yaşam tarzından birer numune halinde çocuklu çiftler, arkadaş ve akraba grupları, vd.
***
Selam yok. Gülümseme? Hiç yok. Her gelen diğerlerine düşmanmışgibi bir bakış atıpminik açık büfeye koşuyor.
Abartmıyorum, sanırsınız ki, az sonra birden büyük bir kavga patlak verecek!..
İçimden "ne oluyoruz yahu?" diye geçiriyorum.
Haydi diğer otel misafirlerini geçtim ama servis elemanları hiç yokmuş gibi davranıyorlar ya, o çok itici.
Servisteki çocuklardan birine şaşkınlığımı fısıldıyorum. "Hep böyle, alıştık abi" diyor.
Sonra yeni gelenlerden biri nihayet servis elemanlarına gülümsüyor.
Çünkü kuş sütü gibi imkânsız bir şey istiyor. Gülümseme dediğim, birnevi rüşvet.
Kendimi tutamayıp içimi Twitter'a dökmeye başlıyorum...
"Yahu böyle mutsuz vesuratsız olmak için mi valiztoplayıp buralarakadar yola düştünüz? Bari şu çamlara,zeytinlere, fıstıklarabir selam verin,şu havayı içinizeçekin..."
Ertesi gün sahildekarşılaştığım ahbaplarımakonuyu açıyorum.
Onlar da bir hafta önce gittikleri güneydeki büyük tatil köyünde benzer sahneleri yaşadıklarını anlatıyorlar.
***
Demek ki durup hesaplaşmamız gerekiyor... Bir kere bu selamsızlıkneyin nesi?
Uzaklık mı? Sakınganlık mı? Gerginlik mi?
Yoksa yeni ve hızla yaygınlaşanbir görgüsüzlük tipininsonucu mu?
Hepsi...
Fakat daha önemlisi şu... Tatil dediğimiz şey "mutlakmutluluk beklentisi" halinesokuldu.
Bu beklenti daha ilk sabahtan gerginlik ve tatminsizliğe yol açıyor.
Eh, yılın üç yüz elli beşgününü güzelliklerle, iyilikle,neşeyle, şefkatle ve sevgiyle bezemekhiç aklına gelmez ama ongünlük tatilden mucizeler beklersensonu böyle oluyor!
Kendini pek zeki bulan günümüz insanının en derin şapşallıklarından biri bu aslında.
Nasıl büyük bir aldanış!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.