Gerçekten hayvan sevgisi mi, yoksa kaçış mı?
"İyi ama bu kadarı da bir tuhaf!" diyor musunuz?
Yalnız kedileri köpekleri değil, börtü böceği, yılanı, kuşu da seven biriyim ama yalanı yok, ara ara içimden böyle söylendiğim çok oluyor.
Geçen gün yirmi yıl önceki bakıcılarını tekrar görünce hatırlayıp boynuna sarılan şempanzelerin haber görüntüleri rekor kırdı.
Ah, dedi çoğu kişi, unuttuğumuz nice duyguyu, vefayı, hasreti, kavuşmanın sevincini bize şempanzeler hatırlatıyor.
Peki böyle düşünüp dediler de...
O duygulara tekrar değer verdiler mi? Ne gezer!
Hayvanları bir türlü "hayvan" olarak sevemiyoruz. Ya onları insan yerine koymaya çalışıyoruz ya da oyuncağa çeviriyoruz.
Şefkatle birbirine sarılan farklı türde hayvanların fotoğraflarına bayılıyoruz mesela.
Kendi aramızda nasıl şefkat ve aşk yoksunu hale gelmişiz hayvanların bizi bunların varlığına inandırmasını istiyoruz.
Hatırlıyorum...
Bir zamanlar artık yaşlanmış babalarını kan revan içinde pataklayarak aile ortamından açlığın ve ölümün kollarına doğru kovalayan genç aslanların belgesellerini ağzımız açık izlerdik.
Şimdi işin bu yanını unuttuk!
Doğal ortamından kopmuş aslanların insan bakıcılarıyla kucaklaşmalarına bayılıyoruz artık.
Tuhaf dediğim bu!
Yalnız tuhaf da değil, basbayağı patolojik uzantıları var.
2014 yazında Idaho polisi Arfee isimli bir köpeği saldırganlığından dolayı vurmuş. Aynı gün yine Idaho polisi hamile bir kadını şüpheli davranışları yüzünden vurup öldürmüş.
Kadının haberiyle neredeyse kimse ilgilenmemiş. Köpeğin haberi ise yalnız Idaho'yu değil, bütün Amerika'nın medyasını ayağa kaldırmış.
Bana sorarsanız, görüşü alınan uzmanlar kolaya kaçıyor ve bu yaklaşımlarda "hayvanların masumiyeti"ni öne sürüyorlar.
Oysa "masumiyet" fena halde kültürel ve insani bir kavram.
Ve mesela...
Sormak gerekmez mi...
Bir sokak kedisi veya köpeğine gösterdiğimiz ihtimamın zerresini bile göstermekten kaçındığımız Suriyeli yetim çocuklar masum değiller mi?
Üzerine ilerde yazacağım başka şeyler de olacak.
Şimdilik şu kadarını söyleyeyim..
Hayvanlar modern insanın "kaçış" yolu oldu.
Kendimizden, dümdüz sıkıntılarımızdan, berbat psikolojimizden kaçmak için hayvanları kullanıyoruz.
Oysa onlara da yazık!
Bu kadar ağır yükü nasıl kaldırsınlar!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Taktik hep aynı (25.11.2024)
- ‘Kıyamet kopmak üzere...’ (24.11.2024)
- Haftanın notları: Korka korka nereye? (23.11.2024)
- Ne oluyor, ne olacak? (21.11.2024)
- Çığ (19.11.2024)
- ABD’yi konuşmaktan mı korkuyorsunuz? (18.11.2024)
- ‘Ben... şey... inanacağım’ (17.11.2024)
- Haftanın notları: Maneviyat ölünce... (16.11.2024)
- Son... Bahar (15.11.2024)
- Nükleer ciddiyet! (14.11.2024)