Türkiye’de Macron olmak...
Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanı olarak aday olması gerektiğine değindim. Bunun sistem bakımından önemli olduğunu belirttim. Sadece sistem değil önemli olan. Siyasetin kendisi de bana göre bunu gerektirir.
CHP ise bu konuya başka bir açıdan yaklaştığını belirtti, belirtiyor. Adaylık sürecinin 'Hayır bloğunun' bir uzantısı olarak ele alınacağını, adayın geniş bir katılımla/tabanla mı ortaya çıkarılacağı yoksa soruşturmalarla/ araştırmalarla mı tespit edileceği konusunun henüz belirlenmediğini söylüyor.
Gene de bana göre her iki durumda adayın başka bir statüsü olacaktır: Partiler üstü aday!
Ondan sonra da siyaset ne zaman sıkışsa bu partiler üstü kavramı gündeme geldi. Bazen doğrudan aranan bir kişi etrafında (o kişi hep aranır) bazen de kendi payıma her zaman şiddetle karşı çıktığım 'büyük kabine' şeklinde. Daha İttihatçılar döneminde de bu 'büyük kabine' denenmiştir.
Çok yıllar sonra 2001 krizi ertesinde de Kemal Derviş bir tür 'partiler üstü isim' olarak gelip olmadık işler çevirmişti.
Nedeni açık. Aktif siyasetten kaçınmakla birlikte daima siyasetin önemli ve erdemli olduğuna inandım. Bu, inandığım ama iyi inandığım pek az ilkeden biridir. Siyasal düşünce felsefeyle iç içe geçmiş bir halde insanlığın en önemli birikimidir. Toplumsal 'kurtuluş'un da ancak siyasetin geniş bir tabana yayılmasıyla mümkün olacağını düşündüm.
Partiler üstü kavramı bu nedenle bana daima itici geldi. İticilik neticede sübjektif bir kavram. Oysa siyaset üstü olmak bal gibi politik bir kavramdır ve çok kötü bir politikaya tekabül eder. Bu, bir ülkenin ve toplumun karşılaşacağı en kötü hallerden biri olan apolitik olma durumudur. Bir toplumun siyasal planda yok edilmesi onun depolitizasyona mahkum edilmesiyle mümkündür. Bütün o darbeler, bütün o askeri rejimler, bütün o sıkıyönetimler tamamen apolitik/ partiler üstü birer siyasal dönemdir. 12 Eylül Türkiye'de depolitizasyonu anayasallaştırmış bir darbedir.
Bu nedenle askeri darbelerin 'intikamını' daima izleyen ilk seçimde almıştır. Siyasetin kaldığı yerden devamını sağlamıştır.
Bugünkü CHP arayışının maksadı bu olmayabilir. Ama bu bir bilinçsizlik durumudur. Siyaset maksatlarla yapılır, doğrudur. Ama her maksadın sanılandan farklı anlamları vardır. Partiler üstü bir 'cephe' adayına ciddi bir tepkinin geleceğini CHP bilmelidir. Hele 1994'ten bu yana harıl harıl siyaset yapan ve varlığını siyasete borçlu sayan bir toplumda bu yaklaşım büsbütün tepki görebilir. Politik, ideolojik bir aday ise çok daha yüksek şansla hareket edecektir.
Türkiye'de Macron olmak kolay değildir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)