Savaş değil siyaset istiyoruz...
Yürüyüşün yorumlanması ve iyi yorumlanması gerekir. Benim ilk düşüncem şudur: eğer temanın önemi bir an için kenara bırakılırsa yürüyüş siyaset üretmekte gelip sınıra dayanmış, tıkanmış bir muhalefetin o ihtiyacını bir eylemle yeniden uyarması girişimidir.
Böyle bir boşlukta, hiçbir şeyin yapılamadığını gören çevrelerde siyaset hızla karamsarlığa, tepkiselliğe ve giderek patolojik tutumlara dönüşür. Muhalefetin varlık sebebi olan siyaset üretimiyle bu tablo değişir.
Umarız bu hareket öyle bir imkân yaratmaya yetmiştir. 25 günde böyle bir sonuç elde edilmiş midir, yanıtlamak güç. Dediğim gibi, bir görünürlük ve etkinlik kazandığı muhalefetin belli. Ama her şeyin bu yapı içinde güllük gülistanlık olduğunu sanmamak gerek.
Bundan sonrası CHP'nin iç meselesi olacaktır. Kılıçdaroğlu ve yakın ekibinin bu hareket içinde aldığı ve verdiği kararlar şimdi kendi içlerinde tartışılacaktır. Nasıl adlandıracağımı artık bilemiyorum ama Ulusalcı Cephe dersem eğer o kesimin şimdi yeni bir iç tartışmadan geçeceği besbelli. Belki bu tartışmadan yeni kırılmalar doğacaktır. 2019'a giderken bu gelişmeler önem taşıyacaktır. Bundan böyle Atatürkçülüğün ve Ulusalcılığın bir kere daha yorumlanışına ve tanımlanışına tanık olacağız.
Kendi içinde çelişkiler, güçlükler barındıran bu dönem kökleri çok daha öncesine giden ama her geçen gün biraz daha katılaşan bir gerçek çıkardı: Türkiye'de siyaset değil savaş yapılıyor. İşin bu yanı önümüzdeki dönemde daha da kızışacak. Kemikleşmiş kutuplaşma git gide, gene aynı kavramı kullanayım, daha patolojik bir nitelik kazanacak.
Bu durum görülüyor. Görülüyorsa önleminin de iki taraflı olarak alınması gerekir. İktidar da muhalefet de bu yönde bir sorumluluk ve yapıcı bir tutum sergilemek zorunda. Yoksa ortaya çok sorunlu bir ülke çıkacak. Bu bakımdan şimdi çok yakınılan ve bilhassa adaletle ilgili olan problemlerin dikkatle izlenmesi gerekir. Ergenekon, Balyoz konularında yaşanan sorunun bir kere daha aynı mizansen ve senaryo içinde ortaya çıkmasına kimse daha fazla tahammül edemez. İktidar hiç edemez.
Umarız bu yürüyüşle birlikte Türkiye'de yeni bir dönem başlar. Taban politikası bakımından sınırları belli bir muhalefet belki bu hamlesinden sonra daha farklı bir noktaya kayar ve yeni bir yaklaşım içine girer.
Savaşa değil siyasete ihtiyaç duyuyoruz...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)