Avrupa'nın çeşitli merkezlerinde cereyan eden ve Türkiye'yeyönelik saldırıların anlamı sadece gündelik siyasetle sınırlı değil. Elbette.
Doğrudur, bu hafta Hollanda'da seçim var. Sonra eylüle kadar Avrupa ülkeleri seçimlerle devam edecek.
Nihayet sonbahar başlangıcında Almanya seçimleri gerçekleşecek.
Bütün bunlar gündelik popülistsiyasetin diplomatik ilişkiler üstünden gelişeceğini gösteren işaretler.
Makul bir sınıra kadar hepsini anlıyorum.
Fakat Türkiye'ye dönük 'şiddeti' görünce bunun daha öteye giden, daha derinlere açılan nedenleri olmadığını da düşünmeden duramıyorum.
***
Gerçekten de Türkiye'ye gösterilen ölçekte bir tersliğin, kelimeyi doğru kullanıyorum, 'şiddet'in başka manalarının olması gerekiyor ki, öyle.
O unsurları bir 'teslis/üçleme' olarak tanımlamak mümkün.
Bunların ilki İslam düşmanlığı.
Farkındayım, 'düşmanlık' sert, haddinden fazla tırmalayıcı bir kelime. Fakat gerçek bu. İslam korkusu ile başlayan kayma düzlemi meseleyi getirip bu noktada düğümledi. Bugün Avrupa'da, daha büyük ve diplomatik planda daha dikkatli olmak isteyen ülkelerde daha kontrollü, diğer ülkelerde kendisini hemen belli eden bir İslam düşmanlığı var.
Bugünlerin ruhu bu kaynaktan besleniyor. Trump sonrası dönem Amerika da aynı zemine oturduktan sonra Avrupa'da Hollanda, Avusturya gibi radikal sağı daima canlı, diri ve sert ülkelerde bu 'öteki' adeta siyasetin kurucu elemanı olarak kabul görüyor.
Yani düşmanlık bugünkü siyasetin belkemiği. Avrupa'ya bir düşman gerek. O da İslam!
***
İkincisi Türkiye. Kuşkusuz iyi, güzel, yapıcı ilişkilerimizin olduğu dönemlerden geçtik. Fakat son zamanlarda, ister iç nedenlerle deyin ister dış nedenlerle, Türkiye, Avrupa'nın istenmeyen ülkesi.
Artık böyle. Avrupa Birliği tartışmaları gele gele böyle bir noktada dondu kaldı. Bundan böyle AB kurumlarının teker teker Türkiye'ye dönük yaptırımlarını bekleyeceğiz. Onlara mukabil de Türkiye'nin tepkisini, giderek o dünyadan uzaklaşmasını...
Üçüncüsü, Akparti (ve hükümeti).
Avrupa bu partiyi ve hükümetini 2000'lerin başında kabul etti. Onun nedeni o ülkelerde ılımlı siyasetlerin, ister sağdan ister soldan, iş başında bulunmasıydı. Bir diyalogun işletilmesiydi.
Karşılıklı anlayışın sürdürülmesiydi.
Ne zaman ki radikal sağ Avrupa'ya ağırlığını koymaya başladı, o günden itibaren eski korkular, endişeler, tedirginlikler su yüzüne çıktı. Belki ağır bir tabirdir ve yazarken derin bir üzüntü duyuyorum ama artık MüslümanlarAvrupa'nın yeni Yahudileridir.
İkinci Dünya Savaşı'nın koşulları bugün Müslümanlar üstünden hazırlanıyor.
***
Bu siyasal krizin başlangıç tarihi 2008ekonomik krizidir. Doğrudur, olaylarbazılarına göre İran Devrimi'ne kadargeri götürülebilir. Salman Rushdi konusu,Theo Van Gogh, Danimarka karikatürkrizi, Charlie Hebdo olayı,Bataclan taraması daha sayısız olay butırmanışa yol açtı.
Bütün bunlara bakınca Türkiye'nin daha teenniyle hareket etmesi gerek denebilir. Ama netice değişmez. Bugün Avrupa İslam'la savaşmaktadır ve bu savaşın öznesi Türkiye'dir.
Daha neler olacak!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.