ABD var mı darbe girişiminde?...
Sağ ise ters ayakta yakalanmıştı. Bir yanda 1960'tan beri oy verdiği iktidarlar darbelerle, yani asker tarafından 'gönderiliyordu' bir yandan da o kesim, yani milliyetçi, mukaddesatçı (o zaman muhafazakâr kavramı yoktu) taban, kendisini ordunun savunucusu, destekçisi olarak görüyordu.
Ama bir gerçek vardı: kendisine oy veren tabanın önemli bir bölümü o sırada Ecevit CHP'sine kaymıştı. 'Kara Oğlan' bir de darbeye hemen karşı çıkınca, 1973 seçimlerini kazandı. Bununla birlikte, seçim ertesinde, ordu hâlâ "benim dediğim olur" düşüncesiyle, GKB Gürler'i Cumhurbaşkanı seçtirmeye kalkınca Ecevit-Demirel anlaştı, Gürler dışarıda kaldı, darbe aşıldı.
Bu Amerika meselesi daha önceki ve sonraki darbelerde de gündeme geldi. Sam Amca'nın darbelerdeki mevcudiyeti neredeyse milimetrik olarak kanıtlandı. Üstelik bu defa hem sol hem de sağ birlikte ABD'nin parmağı var demeye başladı. Ben de bu görüşün yıllar yılı şedit bir savunucusu oldum, şedit darbe karşıtlığımın yanı sıra.
Bu sadece bir Erdoğan-Amerika meselesi değildir. Aynı zamanda dünyanın bu bölgesinin nasıl tasarlanacağıyla ilgili bir konudur. Ayrıntılarını yavaş yavaş öğreneceğiz. Ama görünen köyün kılavuz istemediği de aşikâr.
Şimdi mesele başka bir noktaya kayıyor. ABD'nin etkisini, tutumunu biliyoruz da bundan sonra ne yapacağız? Soruyu, Bülent Ortaçgil'in şarkısındaki sorulara bir yenisini ekleyerek öyle sorayım, 'küsmeli mi, küsmemeli mi'?
Cevabı cuma günü verebilir miyim?...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)