Yeni kabinenin şifreleri
Daha önce de yazmıştım. Ben dış politikada değişiklik bekleyenlerdenim. Bu değişiklik akşamdan sabaha olmaz. Ama olur. Nitekim Yıldırım konuşmasında önce bu noktayı vurguladı.
İkincisi ben ekonomide yatırım yönlü yeni politikalar bekleyenlerdenim. Bunun en önemli işaretlerinden biri, basit bir ekonomi bilgisiyle anlaşılacak olanı, faizlerin düşürülmesidir. Nitekim dün faizler indirildi, ama az ama çok. Fakat siyaset sembollerle ilerler. O indirim de kendisinden daha fazla sembolik anlam taşıyor.
Kaldı ki, sadece olayları ve olguları karıştırmak isteyenler için bu bir sürprizdir. Merkez Bankası Başkanı değişikliği, ardından Yıldırım'ın Başbakanlığı işin kendi mantığı içinde bu noktaya geleceğini gösteriyordu. Geldi. Bu eleştirilebilir, kabul edilebilir. Ama bunda şaşacak bir yan yok. Bu yatırımcı politikaların işareti değil de nedir?
Birincisi, bütün Akparti kabineleri içinde, gerek kendi tabanının tonlarını gerekse sağ siyasetin dokularını taşıması bakımından en çoğulcu kabinedir. Bu, baştan beri vurguladığım 'dönüşüm' meselesini yerli yerine oturtmak açısından önemlidir. Gene sağ siyasette bilhassa MHP üstünden meydana gelecek yeni oluşumlar da kabinenin bazı isimleriyle dengeleniyor.
İkincisi, kabine, yukarıda belirttiğim yeni ekonomi siyasetine yönelirken dış dünyayla herhangi bir zıtlaşmaya girmiyor. Beklenen bazı isimlerin, özellikle Mehmet Şimşek'in, kabinedeki mevcudiyeti Batı'yla ekonomi bağlamında bir sorun yaratılmayacağı izlenimini veriyor. Bu da vurguladığım daha yumuşak ve yapıcı bir politika güdüleceğinin başka bir göstergesi olarak duruyor önümüzde.
Üçüncüsü, bir kere daha dış politika. Kabinede bu bağlamda iki önemli oluşum var. Birincisi, Çavuşoğlu yerini koruyor. Bu belli bir süreklilik işareti. Ama teknik bir sürekliliğin işareti bu. Politik dönüşüm ise Ömer Çelik'in kabineye girmesiyle vurgulanıyor. Çelik, muhtemelen daha geniş politikaların üretilmesinde de etkili olacak bir isimdir ve AB ilişkileri bakımından önemli bir dönemeçtir onun kabineye intikali.
Son bir noktaya değineyim. Kimse o kadar önemsemiyor ama Nabi Avcı'nın Milli Eğitim'den alınıp Kültür Turizm Bakanlığı'na getirilmesi önemlidir. ME Bakanlığı'nda Avcı önemli bir isimdi. Ama Kültür Bakanlığı'na tercih edilmesi bu çok sorunlu, çok zıtlaşmalara, gerginliklere sebep olmuş (benim de ayrıca ele almak istediğim) konunun artık daha sakin bir noktaya taşınmak istendiğini belirtiyor. Avcı, yapıcılığı ve olumluluğuyla ve kültürel birikimiyle bu alanda çok elektrik toplayan bir paratonerlik görevi üstlenebilir.
Birçok yönden Akparti yeni bir döneme giriyor. Başkanlık sistemi gibi bir rejim değişikliği anlamına gelecek bir dönemde bu da makul bir yoldur. Muhtemelen Akparti işlevsel bir iktidarla ve daha sakin bir tonda yoluna devam edecek.
Göreceğiz...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)