Çok İstanbullar...
Salona geçmek için Belediye Başkan Vekili Mehmet Besim Müftüoğlu Bey'in odasında otururken Küçükçekmece ile ilgili bilgi aldık. Çok sınırlı bilgilerdi. Ama üstünde düşündüğüm bir konuda ufkumu açmama yetti.
Belediyenin bütçesini sordum, 100 milyon dolarmış. Bu akıl almayacak kadar küçük paranın büyük bölümü altyapı yatırımlarına gidiyor. Kentsel dönüşüm devam ediyor. 100 bin adetlik bina stokunun çok büyük bölümü depreme dayanıksız. Bir yandan onlar yapılırken öte yandan da sokaklar yeniden inşa ediliyor.
Üstelik Küçükçekmece, sordum söyledi Başkan Vekili, Eminönü gibi gündüz dolup gece boşalan bir yerleşim değilmiş. İnsanlar geçimlerini de ilçede sağlıyor. İlçede üç de üniversite kampüsü var.
Başkana, bu karmaşık nüfusun siyasi olarak nasıl yönetildiğini sordum. Belediye Meclisi'nde her gruba temsilcilik verdiklerini söyledi. Hatta Akparti siyasetine çok aykırı tercihlerin de Meclis'te mevcut olduğunu belirtti. Ama onları siyaseten kapsayabiliyorlarmış. Sevindirici bir durum.
İkincisi, yerel yönetim gerçeği! 1 milyona yaklaşan bir nüfusta kaç kent var Anadolu'da? Bu derecede yüksek bir nüfusun bu kadar az parayla yönetilmesini nasıl açıklayacağız? Güneydoğu'da dile getirildiği için kıyamet koparan şu 'yerel yönetimler şartı'nı yeniden düşünmenin zamanı geldi de geçti.
Üçüncüsü, bu yerellik hakikati bize demokrasi konusunda bambaşka bir yaklaşım içinde olmamızı da hatırlatıyor. Zaten yerel yönetim o anlama gelen bir kavram. Sadece ekonomik bakımdan değil demokratik ve yönetsel bakımdan da kendi kendine yeterli olmak demek. Eğer bu koşul sağlanırsa, her ilçe kendi demokratik ve yönetsel yapısını kurarsa, bu mekanizmalar iyi işletilirse Türkiye'de genel/ makro demokrasi de o derecede başarılı olur.
Nihayet son husus, siyaset. Böyle bir 'olgu'nun tayin ettiği bir siyaset var Türkiye'de ve ülkede siyasetle uğraşan tüm kesimlerin bu gerçeği kavraması gerekiyor.
Evet, başka ve çok İstanbullar var artık!...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)