Paskalyanız kutlu olsun
Meğer karşı masada oturan kardeşimizin annesi Rum imiş. O hatırayı yaşatıyorlar. Paskalyayı da 'Rizeli gelin' yapmış. Bize de ikram ettiler, sevinç içinde yerken çöreği, 'Rizeli gelin kayınvalideyi geçti' dedik, hep birlikte gülüşahenk kutladık bayramı, İseviler, Museviler, Müslümanlar.
Geçen yıl da bilmedik, Büyükada'ya gittik, meğer 24 Nisan'mış, Paskalya gene. İnsanlar öbek öbek tepeye, kiliseye tırmanıyordu. Çok hoşuma gitmişti.
Titina yengemi hatırladım. En büyük dayımın eşsiz, bütün aileye bakmış, en son kuşak olarak, Yavuz'la (kardeşim) benim bile çilemizi çekmiş Levanten Titina yengem. İtalyan asıllı Katolikti. Düşünün ki, kırk yıl yaşadıkları Amerika'dan kavga dövüş, İstanbul hasretine dayanamayıp geldi. Dayımsa hiç mi hiç dönmek istemiyordu. Üstelik döndükten sonra da gidip bahusus Beyoğlu'nun göbeğinde yaşadı. Sabahları Balıkpazarı'na yürümek, alış veriş yapmak en büyük zevkiydi.
Bu tarih nasıl bir kültür üstünde yaşadığımızı gösteriyor. Mesela, ben Osmanlı müziğinin tutkunuyum. Büyük Rum besteciler, Zaharya'dan başlayarak dalga dalga bu müziği ördü. Osmanlı kültürü Müslüman, Yahudi, Rum ve Ermeni kültürünün bir karışımıydı. Bunda kimsenin şeki şüphesi olmasın. (III. Selim gibi muhteşem bir padişah bestekârın ustası, hocası Musevi Tanburi İzak'tı.)
Sonra olanlar oldu. 19. yüzyılın, bilhassa erken 20. yüzyılın hastalıklı milliyetçiliği hepimizi kemirdi. Hiçbir zaman 'fatih' mantığıyla hareket etmeyen, Homeros'u ve Batlamyus'u (Pitolemaios) doğrudan okuyan büyük II. Mehmet Han'a mukabil bu yeni 'fetih' mantığı bitmeyen dalgalar halinde devam etti.
1915 bir dönüm noktasıdır, 1940'ların Varlık Vergisi başka bir dönemeçtir, 1955'in 6-7 Eylül'ü bu zincire eklenmiştir. Daha 1960'ların Rum mübadelelerini hiç saymıyorum bile. Ortaköy'de, hatta 'öz' Bizans olan Fener ve Balat'ta, Samatya'da yan yana duran kilise, cami, sinagog kültürü çözüldü, eridi.
Dünyanın bugünkü gününde ise o muhakemelere sahip çıkmak akla mantığa aykırıdır. Sonunda binlerce yıllık bayramları işte böyle üç- beş kişi kutlarız. Oysa Hamursuz da, Paskalya da, Ramazan da bizimdir. Hepimizindir.
Ben Osmanlıyım, hepimizin Paskalyası kutlu olsun...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)