İnsanlar kadar demokrasiler de ölüyor...
Bakın ABD'ye. 11 Eylül sonrasında adım adım demokrasi dışı/ ötesi bir noktaya sürüklendi. Bir güvenlik devletine dönüştü. Ebu Garip hapishanesini unutmadı insanlık. Trump'ın şu söylediklerini Amerikan demokrasisi hayal mi ederdi, aklına mı getirirdi?
Fransa'ya bakın. İktidarın hal-i pür melali ortada. Sarkozy'nin geçen hafta yaptığı kan donduran konuşmayı dinleyin. Le Pen ellerini ovuşturuyor. Almanya'ya bakın. Radikalizm bu ülkede had safhaya çıktı. Neo-Naziler siyaset meydanını tuttu. Polonya'ya bakın. Radikal Sağ iktidara geldi, olmadık işler yapıyor. Avusturya aynı eşikte duruyor. Neredeyse bütün liderler daha iyiye değil daha kötüye inen bu eğik düzlemde birbiriyle yarışıyor. Bütün bunlar bir tesadüf mü? Hayır değil.
Son tahlilde gerek sosyolojik, gerek politik, gerekse ideolojik bakımdan 'normal' olan bir durumdan söz ediyoruz. Evet, toplum bir 'olgu' üretmiştir. Sistem onu seçimler ve diğer demokratik araçlarla bütünün bir parçasına dönüştürmüştür. Neticede ortaya çıkan, benimsenen, savunulan ve kendi çemberini her gün biraz daha genişleten bir ideolojiden söz ediyoruz. Ama bunun 'hastalıklı' olmadığını kim söyleyebilir? Tersine, neresinden bakılırsa bakılsın, hastalıklı bir durum var karşımızda, hem de en ağırından.
Bunun temelini de toplumsal en iyi, genel, toplumsal ve kurumsal etik anlayışı sağlar. Batı, Müslümanlara ve göçmenlere bugünkü muameleyi uygun görerek bu zincirin etik ve 'insanlık' halkasını kopardı. Ardından demokrasi tükendi. İnsanlık, çok tehlikeli biçimde demokrasiyi buzdolabına kaldırmayı, merkezi ve otoriter devleti yeniden güçlendirmeyi düşünüyor. 2. Dünya Savaşı öncesini, 1930'ları hatırlamak bunun ne derecede tehlikeli bir gidiş olduğunu anlamaya yeter de artar bile.
İnsanlar kadar demokrasiler de ölüyor, patlayan bombalarla...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ‘Sondan bir önceki’ yazı... (01.09.2017)
- Kasketten atlete... (30.08.2017)
- ‘Sol’dan ‘sos’a: Bir ayrışma ihtiyacı (28.08.2017)
- Türkiye’de Macron olmak... (25.08.2017)
- Kılıçdaroğlu aday olmazsa... (23.08.2017)
- Türkiye Avrupa’nın ortasında... (21.08.2017)
- Sıradan faşizm ve radikalizm ihtiyacı... (18.08.2017)
- Gecikmiş ırkçılık hayreti... (16.08.2017)
- Üniversite yerleştirmeleri üstüne... (14.08.2017)
- Bir tatil sonrası düşünceleri... (11.08.2017)