Normalleşmiş sivil-asker ilişkileri
Türkiye'de uzun yıllar boyunca hayal dahi edilmesi zor olan işler oldu. Bunların başında da sivil-asker ilişkilerinin düzenlenmesi gelir. Hatırlayın, eskiden Yüksek Askeri Şûralarda sivillerin neredeyse hiçbir yetkisi olmazdı. Çoğunlukla önüne konulanı imzalamak zorunda kalan siyasetçiler, sözüm ona komutanı oldukları kurumun işleyişi ve atamaları hakkında bırakın söz sahibi olmayı bilgi sahibi bile değillerdi.
Ordunun içinde "teamül" adı altında kurulmuş bir yapı sayesinde işleyiş kendi kendine devam ederdi. Böylesi bir dokunulmazlık, aslında ülkedeki askeri vesayetin de temelini oluşturuyordu.
Halbuki en doğru ve en bilinen tarifle askerlik "profesyonel" bir meslektir. Siyasetten özellikle uzak durması ve kendi alanında uzmanlığını geliştirmesi beklenir. Yüksek düzeyde profesyonelleşmiş ordular, siyasetten uzak durdukları gibi siyasetin objektif kontrolü altına girmiş olurlar. Bu bir çeşit iş bölümüdür.
Siyaset, ülkenin siyasi ve stratejik hedeflerini belirler. Askerler ise o stratejik hedeflerde tarif edilenleri, emri aldıkları anda yerine getirmek için çaba sarf eder. Ama ülkemizde bu durum yıllarca maalesef hep tersinden işlemişti. Zayıf siyasi iktidarlar, ülkenin stratejik hedeflerini tespit edemedi. O boşluğu da ordu doldurdu. Ordu siyasetin içine girdikçe de kendi işlerinden uzaklaştı. Yani hiçbir şey olması gerektiği gibi olmadı.
Sadece eski askeri şûra fotoğraflarına bile baksanız ilişkinin ne derece sorunlu olduğunu görürsünüz. YAŞ toplantılarında Başbakan ile Genelkurmay Başkanı masada yan yana oturur ve resim verilirdi. Yani Genelkurmay Başkanı, Başbakan'ın dengi gibi sunulurdu. Gerisini siz düşünün. O şartlar altında siyasi iktidarların muktedir olma ihtimali de bulunmazdı.
Son yıllarda bu ilişkilerin normalleşmesi hepimizi mutlu ediyor. Ve bence en çok da askerleri mutlu etmesi gerek. Zaten normalleşmenin ardından kendi işine bakan ordunun ne büyük başarılar yakaladığını hep beraber izliyoruz.
Ama bu normalleşmenin nihai seviyesine vardığımız veya bu noktada kurumsallaşmanın sağlandığı anlamına gelmez. Aksine daha katedilecek ciddi bir mesafe var, özellikle bu ilişkinin kurumsallaşması bakımından.
Yine dünyadaki örneklerinden ve konuya dair köşe taşı çalışmalardan biliyoruz ki, bu tür doğru sivil-asker ilişkileri hızla bozulabilir. Bu nedenle ciddi kurumsallaşmaya ihtiyacı vardır. Önümüzdeki dönemde bence ele alınması gereken konu budur.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)