Fırsat buldukça söylemeye çalışırım. Irkçılık bir Batı icadıdır. Batı'nın içinde de
ırkçılık seviyelerine göre bir sıralama yapmak
mümkün.
Batı başkentlerine yapacağınız birkaç
günlük geziler esnasında bile eğer gözünüzü şatafattan alıp doğru yerlere bakmayı becerebilirseniz her şeyi çok net görürsünüz.
Mesela Paris'te
ağzı açık ayran budalası gibi gezerseniz sarayların
ihtişamı karşısında nefesiniz kesilebilir.
Sırt bu hal nedeniyle Batı kutsallaştırması yapanlara rastlarsınız.
Halbuki t
üm bu ihtişamın altında koca bir sömürgecilik tarihinin yattığını aklınızdan çıkarmazsanız saçma sapan doğu-batı mukayeselerine
düşmez ve eziklik etmezsiniz.
***
Aynı şehirlerde çarşı pazar gezerken
şehrin mimari kurgusu ötesindeki toplumsal kurgusunu da gözlemlemeye çalışırsanız ırkçılık karşınıza çıkıverir.
Ama özenle saklandığı için biraz dikkatli bakmak zorunda kalabilirsiniz.
Mesela n
eden Fransa'da Afrikalı siyasetçinin az futbolcunun çok olduğunu soracak olursanız karşınıza
binbir türlü makyaj yemiş ama en
halisinden ırkçı argümanlar çıkar.
Ve aslında Batı'da
ırkçılık öylesine kurumsallaşmıştır ki, 17
yaşındaki bir gencin
polis tarafından vurulmasının hemen ardından piyasaya ne tür haberlerin sürüleceği, gösterilere karşı nasıl davranılacağı
bile kurallara bağlıdır.
O nedenle de ne zaman ortaya bu tür olaylar çıksa Fransa sokakları yanıyor.
Binlerce insan göz altına alınıyor. Sonra kurbanın pek de masum olmadığına dair haberler piyasaya sürülüyor.
Günler içinde gösterilerin ateşi düşüyor ve kurumsal ırkçılık tekrar hakimiyetini kuruyor.
***
Bu ülkelerde yaşayan göçmenler ise öylesine ezilmiş öylesine tırpanlanmıştır ki,
bir beyaz Fransız'ın haklarına sahip olamayacağını aslında bilir.
Bir yandan da sistemin kendine eşit vatandaşlık hakkı verdiğini düşünmeye çalışır. Hatta aralarında kendini Fransız veya Alman olarak tarif edenler bile çıkar.
Ben de kendilerine ısrarla "aslen nerelisiniz" diye sorarım. Çok bozularak Fransız olduklarını tekrar ederler. Bense Fransız olmadıklarını anlayacakları günü beklemeye dönerim. Ve genelde o gün gelir.
Derisinin rengi veya isminin tınısı hangi mahalleye taşınırsa taşınsın peşini bırakmaz.
Gerçek Fransızların beklentilerini yerine getirdiği müddetçe sorun yoktur.
Tek bir sefer yoldan çıkarsa sistem onu döverek geri çağırır. Maalesef gerçekler böyle.