Güven ve istikrar kabinesi
Önce görevi teslim edenlere bakalım. Hep söylerim. 2016 yılından bu yana Türk dış politikası tarihinin en atılımcı ve en başarılı dönemini yaşadı. Dosta güven verecek düşmana korku salacak birçok askeri operasyon yapıldı. Operasyonlar yapıldıkça Türkiye'nin bağımsız bir uluslararası aktör olarak boy göstermesi de mümkün oldu. Göreve başlama döneminde dünyanın yarısı işte zaten bu nedenle Külliye'deydi.
Bu süreçlerin hepsinde hem Mevlüt Çavuşoğlu hem de Hulusi Akar kilit roller oynadı. Çavuşoğlu bildiğim kadarıyla Cumhuriyet tarihimizin en uzun süre görevde bulunan Dışişleri Bakanı unvanını elde etti. Başarısını anlatmak için sanırım başka söze gerek yok.
Hulusi Akar ise darbe teşebbüslerinden kurtulan bir ordunun demokratik kurumlar içerisinde nasıl başarılı işler yapabileceğini hepimize gösterdi. Bu bakımdan her iki ismin de Cumhurbaşkanı Erdoğan öncülüğünde kendi alanlarında devrim niteliğinde başarılar elde ettiğini söyleyebiliriz.
Aslında görevi teslim alan isimler de bu süreçlerin zaten içinde yer alıyordu. Yine MİT tarihinin en uzun süre müsteşarlık görevini yürüten Hakan Fidan yeni dönemde Dışişleri Bakanı olarak da kabinenin en önemli yıldızlarından biri olarak görülüyor.
MİT'te hem idari hem de teknik anlamda muazzam dönüşümlere imza atmıştı. Kendisi MİT'i çağdaş şartlara uygun olarak yeniden yapılandıran isimdir. Teşkilatın dış istihbarat ve operasyon kapasitesini ortaya çıkartan isimdir. MİT'i yeniden kurdu bile diyebilirsiniz. Bir dönüştürücü olarak zaten teşkilatın tarihinde kendine ayrıcalıklı bir yer edindi.
Şimdi de istihbarat alanında biriktirdiği tecrübesi ve entelektüel kapasitesiyle Türkiye'nin devlet aklını oluşturmada ve Türkiye merkezli dış politikayı güçlendirmede büyük bir rol oynayacaktır. Lütfen devlet aklı ifadesinin altını çizin. Ve önümüzdeki dönemde Fidan performansını izleyin. Ne dediğimi o vakit daha iyi anlayacaksınız. Kara kutu açılıyor. İçinden feraset, kabiliyet, cesaret ve aynı zamanda ihtiyat çıktığını hep beraber göreceğiz.
Yeni Milli Savunma Bakanımız da aynı şekilde ordunun tüm demokratik dönüşüm ve yeniden kurumsallaşma gayretlerinin merkezinde bulunan bir isimdi. Hakkında kimseden olumsuz bir ifade duyamazsınız. O da tecrübesi ve uzmanlığıyla aynı yolda büyük katkılar sunacaktır. Ben kendisini Türkiye'de sivil asker ilişkilerini demokratik normlar çerçevesinde kurumsallaştırabilecek bir isim olarak görüyorum.
Dikkat ederseniz, kabine bir süreklilik içindeki kan değişimi şeklinde kurgulanmış. Bu Erdoğan hükümetlerinde defalarca gördüğümüz güven, istikrar ve profesyonellik ilkelerinin ürünüdür. Aslında icraat olarak çok büyük dönüşümlere imza atılır fakat geçişler pürüzsüz olur. İzleyenler güvensizliğe asla kapılmaz. Aslında çok değişim yokmuş gibi bile görünür. Fakat arkaya dönüp baktığınızda çok şey değişmiş olur. Bir de bunların heps-i ni çok kolay işlermiş gibi gösterir Erdoğan. Yine öyle oldu. Hayırlı da olacak inşallah. Ben başta güvenlik ve dış politika alanları olmak üzere tüm kabineden çok umutluyum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)