İyi bir sosyal medya kullanıcısı olduğumu söyleyemem. Sadece arada kişisel olarak düşündüklerimi paylaşırım. Kim ne demiş diye öyle sabah akşam bakmam. Hele düşmanca tavırlar sergileyenleri bütünüyle göz ardı ederim. Öylesine baktığım bir mecranın canımı sıkmasına müsaade etmem.
Ama son dönemde twitter ilginç bir şey yapıyor. "Sana özel" başlığı altında takip etmediğin hesapların bile mesajlarını önüne getirebiliyor. Onlara biraz bakınca insan bu tiplerle nasıl oluyor da aynıülkede yaşamayı becerebiliyoruz diye düşünmeden edemiyor. Bu ülke bağrından çıkan bu kadar düşmana rağmen nasılayakta kalabiliyor ona hayret ediyor.
Depremzedelere küfür edecek kadar alçalanlar da bu tür mecralarda çıktı zaten. Ben tam buna hayret ederken CHP'li Tekirdağ Belediyesi bu işin öyle birkaç sosyal medya serserisinin işi olmadığını da gösterdi. Tekirdağ'da bulunan depremzedeleri resmi yazıyla kovmaya çalıştıklarında aklıma bu geldi. Demek ki içlerindekiöfke öylesine sınır tanımıyor ki, o birkaçsosyal medya serserisi dediğimizaslında küpün dışına sızanmış.
Ben bu tür durumlarda hep naifçe bu kadar saldırgan olmayan aklı başında muhalifler olabileceği ümidini korumaya özen gösteririm. Ama işte o Twitter'ın bir şekilde ulaştırdıkları arasında evvelsi gün bir mesaj daha görünce bu hırs, öfke ve düşmanlığın ne kadar yaygın ve sınır tanımaz olduğunu bir kez daha gördüm.
İsmi lazım değil bir akademisyenmiş. Mealen şöyle yazmış. "İkinci turu kaybetsek bile çok katılım sağlayalım. Eğer Erdoğan düşük bir oranla kazanacak olursa zayıf düşecektir. Ve zayıf düşerse ekonomik buhranla başa çıkamaz. Biz de bir dahakine kazanırız" yazmış.
Evet doğru duydunuz. Erdoğan'ınkaybetmesi için Türk ekonomisininbatmasını sağlamaları gerekiyormuş.Bunu sağlamak için de 28 Mayıs'takazamayacaklarını bilseler bile sandığagidecekler.
İşte sınır tanımayan nefretin geldiği son nokta. Hep söylüyorum. Bu ülkede öyle bir kitle var ki, kendisini maalesef buralı hissetmiyor. Nereli hissettiği uzun uzun tartışılabilir. Ama kabaca bu tiplerin kendini Batılı hissetmeye özen gösterdiklerini veya en azından bu ülkeden çok oralara aidiyet duyduklarını biliyoruz. Ve aslında işleri güçleri de burada değil. Öyle olsa ekonominin çökmesinden endişe duymaları gerekirdi. Yurtdışından fonlanmadığım için ben şahsen ürkerim mesela. Ama bunlar kazançlarını sağlayıp burayı da oralara hizmet eder hale getirmek istediklerinden olsa gerek kolayca ülkeyi batırmayı da göze alabiliyor. Bunlara güçlü ve bağımsız birTürkiye inşa etme fikrini anlatamazsınız.Çünkü bunlar bu ülkeyle aynı kaderipaylaştıklarına inanmıyor. Ülke ekonomisibatsın da Erdoğan'dan kurtulalım diyenlereartık şaşırmıyorum. Dahası onlara güçlü vebağımsız bir Türkiye fikrini anlatmaya çalışmanında yersiz olduğunu düşünüyorum.Ancak etki altına aldıkları samimi muhalifinsanlara bunların gerçek yüzünü göstermeyeçalışmaktan da bir adım geri durmamaklazım. En nihayetinde bu ülke bizim, hepimizin.Öyle hissetmeyen varsa ki var onlarda ortaya çıksın. Kendilerini muhaliflik maskesininardına gizleyen bu tipler hepimizezarar veriyor. O nedenle de özel bir mücadeleyihak ediyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.