Muhalefet seçime "sepet"le gitme kararı aldı. İçine hepsini doldurdu. Sepeti de Kılıçdaroğlu'nun koluna taktı. Artık tüm sepetin geleceğinden o sorumlu. Bu modelin seçim kazanmak için de siyasetin genel akışı ve gelecek hesapları için de iyi bir yöntem olmadığını şimdiden söyleyebilirim.
Genelde bir planı olmayanlar, iyi gibi görünen her şeyi bir sepete atma eğilimi gösterir. Aslında bu, iddiası ve öngörüsü olmayanların işidir. Toplamda bir tutarlılığı olup olmadığına bakmadan her şey bir sepete atılır. Halbuki sepettekilerçoğunlukla birbiriyle uyumsuzdur ve bu uyumsuzluk nedeniyle kazanma şansı da ortadan kalkar.
Finans piyasalarından bir sepet örneği verelim. Mesela yatırımcılar önünü göremediğinde ve eldeki parayı korumak için sepet fonlara yatırım yapar. Ama orada amaç kazanmak değil eldekini korumaktır. Eldekini koruma garantisi bile olmayan bir plansızlıktan ibarettir.
Siyasette de çok farklı duygu ve düşüncelere hitap etmek isteyebilirsiniz. Fakat hepsini bir sepete atarsanız ortaya bir orkestra değil kaos çıkar. Kaybeder misiniz bilmem ama kazanamazsınız. Çünkü çok basitçe söylemek gerekirse aslında sepete attıklarınızın hep iyi yönlerini toplamazsınız. Zararlı yönlerini de toplarsınız. Mansur Yavaş, Orta Anadolu'dan kazanacak sanırsınız ama Doğu'da kaybeder. Saadet dindarlardan alacak sanırsınız ama dindarlardan alamadığı gibi seküler kesimlerden de kaybettirir. Hele keşmekeş görüntüsü verdiğinizde hepten felakete sürüklenirsiniz.
Bu model kazanma şansını yükseltmediği gibi başarısızlık durumuna herkesi ortak etti. Seçim, muhalefet tarafından kaybedilirse hepsi sorumlu olacak. Ve aslında bu muhalefetin önde gelen isimlerinin hepsinin siyaseten başarısızolduğu anlamına geleceği için seçim sonrası Türkiye siyasetinde de kaçınılmaz sonuçları olacak. Muhtemelen hepsi günahı Kılıçdaroğlu'na atmak isteyecek ama "Hepiniz oradaydınız" imasından hiçbiri kurtulamayacak.
Aslında sepete dâhil olanlar, kaderlerini Kılıçdaroğlu'nun eline bırakmış durumda. Tüm yetki onda ama sorumluluk hepsinde olacak. Eğer kazanacak olursa Kılıçdaroğlu özellikle belediye başkanlarının kaderini de rahatça belirleyecek. İster yardımcısı yapar isterse siyaseten tasfiye eder. Henüz kazandığı bir şey yokken bile bu kadar güçlü ise kazandığında hem belediye başkanlarıhem de Akşener üzerinde muazzambir güce sahip olur. Aklı başında hiçbir siyasetçinin bu senaryoyu normal karşılayacağını sanmam.
Bu nedenle Akşener, Yavaşve İmamoğlu'nun siyasi geleceğibüyük oranda Kılıçdaroğlu'nunkaybetmesine bağlıdır diyebilirim.Kılıçdaroğlu kaybettiğinde Akşener"Ben söylemiştim" deyip suçu onunüzerine atmak isteyecektir. Sanırım zatenbuna hazırlanıyor. İmamoğlu ise CHPiçinde genel başkanlık yarışına hazırlanacaktır.Bu tür okumalar bile sepetinne kadar sıkıntılı olduğunu göstermeyeyeter. Ama eğer Kılıçdaroğlu kazanacakolursa o zaman yapabilecekleri pek birşey yok. Hepsi zaman içinde tasfiyeolur.
İşte sepet siyaseti budur. Herkesin birbirine girdiği, müttefiklerin birbirine çelme taktığı ve birbirlerinin başarısızlığından medet umduğu bir siyaset biçimidir. Ezcümle, sepet siyaseti kaybetmeye ayarlıdır. Kaybetmezse sadece sepeti koluna takan kazanır. Kaybederse hepsi birbirine düşer. Ve muhtemelen hepsi tarih olur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.