Siyaset dar bir tanıma göre aslında kimin ne alıp kimin ne kaybettiğinden ibarettir. Beş gündür muhalefetin yaşadığı sürece bu açıdan baktığımızda aslında kimin başarılı kimin de başarısız olduğu net bir şekilde ortaya çıkar.
Aslında hesap ortada. Kılıçdaroğluistediğini aldı. Herkesi tek bir sepettetopladı. Sepeti de kendi koluna taktı.Diğerleri ise bir kâğıt parçasından medetumar hâle geldi. Hepsi kaderiniKılıçdaroğlu'nun insafına terk etti.Ortaya çıkan resim bundan ibarettir.
Kılıçdaroğlu sadece bu noktaya kadar pazarlık yapmak zorundaydı. Buna rağmen şimdiye kadar tüm istediklerini aldı. Bundan sonra gerçek bir pazarlık yapmasını gerektirecek hiçbir durum da kalmadığından mutabakatı istediği gibi esnetebilir. Canı ne isterse onu yapar.Hariçten gazel okuyanlar da CHPmedyası tarafından bir güzel sopalanır. Kontrol artık Kılıçdaroğlu'nun elinde.
Herhalde en büyük kaybedenMeral Akşener ve İyi Parti'dir.Akşener hesapsız olduğu için cesurmuşgibi görünen bir çıkış yaptı. Ancak devamınıgetiremedi. Direnç gösteremedi.Televizyondaki performansını görünceiyice ikna oldum. Yapabileceğini sandığıbir huruç harekâtını yapamayacağınıiyice öğrenmiş. Ezber etmiş. Devasabir makineye karşı dirayet gösteremeyeceğinigörmüş. Günah çıkarma eğilimineçoktan geçiş yapmış. Bundan böyle eğerpartisi kalırsa ve kendisi de genel başkanlığısürdürebilirse sesinin bu kadar gürçıkmayacağını söyleyebiliriz.
Silahında kurşunu olan tek isimdi. Ama tek kurşunu vardı. Onu dakendi ayağına sıktı. "Kılıçdaroğlukazanacak aday değildir" diye gitti. "Kılıçdaroğlu yüzde yüz kazanır" diye geri döndü. "Belediye başkanları aday olsun" dedi. Belediye başkanlarının yardımcılık ihtimali de yalandan mutabakatın alt kısmına muğlak ifadelerle sıkıştırılıvermiş. Yani Akşener aslında istediğihiçbir şeyi alamadı. Kazanamadığı gibi ağır da kaybetti. Belki dışarıda kalsaydı en azından daha tutarlı görünürdü. Şimdi hem oyunbozan hem de dirayetsiz konumuna düştü. Halbuki mağdur olma şansı bile vardı. Süreci baştan sona kötü yönetmesinin bir bedeli olacaktı. Oldu.
Dört küçükler ise zaten kaybedecek bir şeyleri olmadığından kaybetmedi. Ama hiçbir şey de kazanmadı. Günü kurtardıklarını düşünüyorlar ama kazandıkları ya da garanti edebilecekleri hiçbir şey yok ellerinde. CHP'nin bunlara 54vekil vereceği konuşuluyor, ancakbu beklentiler hayalden ibarettir. Buna dair mutabakatta bile verilmiş tek bir söz yok. Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve bakanlık sözlerine de ben şahsen ikna olmazdım. Seçimin kazanılacağı meçhul. Kılıçdaroğlu'nun sözünü tutacağı meçhul. Tutsa bile bir ay sonra görevden alınmalarını engelleyebilecek hiçbir garanti yok.
Dahası Akşener ilginç bir laf daha etti. Tüm genel başkanların kendisi de dahil cumhurbaşkanı yardımcılığı bekleyeceğini, dolayısıyla milletvekili adayı olmayacağını söylüyor. Bunun diğerleri tarafından kabul göreceğini hiç sanmam. Kendilerini garanti altına almak isteyeceklerdir. Masayı önümüzdeki dönemde bir başka ciddi sınav bekliyorsa tam da burasıdır.
Ancak dediğim gibi, artık bu saatten sonra Kılıçdaroğlu'nun pazarlıkmecburiyeti bitmiştir. Bundan sonra gönlünden ne koparsa o kadar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.