Deprem sonrasında uzman hocalarımızdan en çok duyduğumuz ifadelerden biri: "Ders almalıyız." Aslında bunu her duyduğumda tüylerim diken diken oluyor. Doğa bilimci hocalarımız, pek bilmedikleri bir alanda basmakalıp ifadeler üretiyor. Çünkü ders almak, toplumsal bir olgudur. Ve hiç de onların sandığı kadar kolay bir iş değildir.
Bir sosyal bilimcinin, "Tanrı kolaysoruları fizikçilere verdi" ifadesini hiçaklımdan çıkarmam. Ders almak veyabenzeri hiçbir olgu, bina dinamiği hazırlamakkadar kolay bir iş değildir. Hangikolona ne kadar yük yüklenebileceğinikolayca hesaplayabilirsiniz; ne olursainsanın ders çıkaracağını veya hangidersi çıkaracağını yahut doğru dersi çıkarsada ona uygun hareket edip edemeyeceğinibilemezsiniz. Çünkü insan denilenyaratık bir maddeden ibaretdeğildir. Fizikteki gibi bir birimlik kuvvetuyguladığınızda bir birim hareket edeceğinivarsaymazsınız. İnsanı bir birim ittiğinizdebir birim de gidebilir iki birim deveya dönüp size bir yumruk atmayı datercih edebilir.
Bu nedenle ders almak otomatik bir süreç değildir. İnsan kolay kolay ders almaz. Alsa da doğru dersi alıp almadığını bilemeyiz. Yine doğa bilimci hocalarımızın sandığı gibi bu sadece bizim toplumumuza ait bir durum da değil. Savaş tarihinden en bilindik örneği vereyim. İnsanlar Birinci Dünya Savaşı'ndan ders aldıklarını düşündükleri için İkinci Dünya Savaşı çıkmıştır. Çok büyük bir çoğunluğu yanlış dersi çıkardı ve bunlar Avrupa'nın pek kıymetli kafalarıydı.
Hele hele doğa bilimcilerimizin çapraşık ifadelerini duydukça ne dersi çıkaracağımızı anlayamıyorum. Mesela, "Yüksekbina sorun değildir" diyen de var yüksek binalardan şikâyet eden de. "Zemin çokönemli değil" diyeni de duydum. "Zemin en önemliunsurdur" diyene de rastladım. Bunlar öyle ayrıntı konular değil. En temel başlıklarda bile tuhaf bir kakofoni var.
Mesela ısrarla soruyorum. Kaç bina zemin nedeniyle yıkılıyor? Kaç bina mühendislik hatasıyla yıkılıyor? Kaç binada denetleme sorunu var? Yönetmeliğe uygun kaç bina yıkılmış? Elinizde istatistik veri var mı? Daha önceki örneklerden genellemeler yapabilir miyiz?
Bu sorulara maalesef cevap verene rastlamadım. Genelde "çoğu", "bazısı","pek çoğu", "kimisi" gibi muğlak ifadelerle karşılaşıyorum. Bence asıl sorun da burası. Bilim insanları bize ders almamızı önereceğine şu rakamları önümüze koysa belki biz de kendimizce bir ders çıkarabilirdik ama elde bir rakam olmadığı için neye odaklanacağımızı da maalesef bilemeyeceğiz.
Dahası üstten bir dil kullanarak, "Hâlâzayıf binalarda denetimden kaçanbilinçsiz insanlar var" gibi ifadeler kullandıklarındaacım iki katına çıkıyor.Bazı insanların sırf bilinçsizlik nedeniylekendi canını tehlikeye atabilecek olduğunudüşünme duyarsızlığına sahip olmalarıbeni çileden çıkartıyor. Herkes tabii kien güvenli evde yaşamak ister. Ama aynıinsan çaresizlik durumunda birçok riskigöze alabilir. "Doğrudur" diye söylemiyorum."Gerçektir" diye söylüyorum.Bu gerçekliği göz ardı ederek hiçbir dersçıkartamazsınız. Benden söylemesi.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.