‘Bir bölen’
Bugünlerde ise "Bir bölen" imajı Akşener'e yakıştırılır hale geldi. İmamoğlu vakasındaki tavrı hem altılı masada bir hizipçilik hem de CHP'ye yönelik bir bölücülük olarak görülüyor. Kılıçdaroğlu bu nedenle partisinin içişlerine karışılmaması gerektiğini söylemek zorunda kaldı. Ben uzun zamandır Akşener'in Yavaş ve İmamoğlu üzerinden CHP'nin içişlerine karıştığını söylüyordum. Biz söyleyince fitne çıkarmakla suçlanıyorduk ama maalesef işin aslı bu.
İttifakın bir tarafı olarak kimin aday olması gerektiği konusunda fikrinizi tabii ki açıklayabilirsiniz. Kendinizin aday olduğunuzu söylemek de ananızın ak sütü kadar helaldir. Dışarıdan bir isim de önerebilirsiniz. Hatta ikili görüşmede veya masada Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına itiraz da edebilirsiniz. Ama Kılıçdaroğlu'nun partisinden herhangi birinin aday olması gerektiğine dair fikir beyan etmek bambaşka bir iştir. O parti içerisine fitne sokmak işte tam böyle olur.
Ben zaten Akşener'in asıl hedefinin İmamoğlu veya Yavaş'ı cumhurbaşkanlığına aday göstermek olduğuna inanmıyorum. Akşener'in bu hamlelerinin tamamının CHP'yi yaralamak ve mümkünse bölmek, böylece CHP'nin ikinci parti konumunu ele geçirmek olduğuna inanıyorum. Kılıçdaroğlu'ndan habersiz miting yapmak ve o mitinglerde İmamoğlu'nun boynuna kaşkol dolamak başka bir anlama gelmez.
Aslında CHP neyin ne olduğunu çok iyi biliyor. Ama masa yıkılmasın diye kan kusup kızılcık şerbeti içiyor. Yine de parti, Akşener'in bu hamlesine kurumsal bir tepki verdi ve aslında İmamoğlu- Akşener isyanını bastırdı. İsyan başarısızlığa uğradığı için de Akşener'in CHP'ye yönelik hamlesi açığa çıktı. CHP'liler zaten Akşener'e pek güvenmiyordu. Şimdi bu daha da netlik kazandı.
Dahası Akşener toplum karşısında da "Bir bölen" konumuna düştü. Bu ilk icraatı da değil. Şimdi herkes geriye dönük Akşener'in bölücü siyasetinin örneklerini düşünmeye başladı. Akşener, 15 Temmuz öncesi de çeşitli ayak oyunlarıyla MHP'yi ele geçirmeye çalışmış ve başarısız olunca gidip İyi Parti'yi kurmuştu. Aynı Akşener, AK Parti'nin kuruluş aşamasında da güvenilmez olduğundan dışarıda kalmıştı. Ama bu hikâye 28 Şubat dönemine kadar uzanıyor. O tarihte koalisyonları bozucu hamlelerini Akşener keyifle dile getirmiş. Bunu söylerken "Örgütçüyüm ben" demekten de kendini alamamış. Örgütçülükten anladığı hizip siyaseti ve ayak oyunları olsa gerek.
Bazı siyasetçiler böyledir. Bütün siyasi hikâyeleri hizipçilik ve grupçulukla geçer. Kitle desteği alamadıkları için mi bu yola girerler yoksa böyle siyaset yaptıkları için mi kitle desteğini alamazlar tartışılabilir ama çizgileri hiç değişmez. Bakın Akşener de partisinden daha düşük oy alıyor. Kitle desteğine hiçbir zaman sahip olamadı. Ama her türlü siyasi ayak oyununun içinden çıktı. Onlarca yıldır siyasetin içinde ve hep benzer hikâyeler çıkartıyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)