"Ne var bunda?" diyebilirsiniz. "Batı'nın küresel liderliğihep tartışılıyordu" diye düşünebilirsiniz. Özellikle 70'li yıllarda modaydı. Sonra "80'lerdeve 90'lardaBatı daha güçlüdönüşler yaptı" derseniz hakkınız var. Yani tartışmayı yeni bulmayabilirsiniz. Hatta benim gibi, "Batı'yı zayıfgörme eğiliminin" Batılılar tarafından üretildiğini de düşünebilirsiniz. Bu nedenle Batı'nın liderliğinin sallantıda olduğunu ikna edici bulmayabilirsiniz.
Fakat son Ukrayna Savaşı bize Batı'nın küresel liderlik rolünde ciddi sıkıntı olduğunu da gösteriyor. Batı kendi içinde Rusya'ya karşı siyasi olmasa da duygusal bir birliktelik üretebildi. En azından kendilerine daha az zarar vereceğini düşündükleri yaptırımları devreye sokabildiler. Ne sonuç üretir ayrı mesele ama bugünlerde Batılı ülkelerden herhangi biri farklı bir çizgi izlemeye kalkıştığında duygusal birlince maruz kalacağını fark ettiğinden Batı dünyasında söylemsel birliktelik yoğun biçimde hâkim.
Ancak Batı dışı dünya için aynı etki söz konusu değil. Dünyanın büyükçoğunluğu aslındaBatı'yı takipetmedi. Çin zaten etmeyecekti. Ama buna Hindistan da eklendi. Türkiye'yi uzun uzun konuştuk. Ama Ortadoğu'nun birçok ülkesi de benzer bir durumda. ABD çizgisinden uzak düşmeleri çok zor olan Kuveyt, BAE ve Suudi Arabistan gibi Körfez ülkeleri bile petrol üretimlerini artırmayı reddediyor. Hepsi bir kenara İsrail, Rusya ileilişkileri koparmak yerine daha dayakınlaştı bile diyebiliriz.
Aslında dünya nüfusunun büyük çoğunluğu Rusya'yı izole etmek fikrine tepkili. Tabii ki Rusya'yı haklı buldukları için değil, Batı'ya güvenmedikleri için. Güvensizlik de tek başına yeterli değil. Zira birçok ülke, Batı'ya zaten güvenmez ama bu ülkeler artık Batı'nın kendilerini daha az zorlayabileceğini de düşünüyor. Halbuki eskiden gönülsüz de olsa herkes kendini Amerikan taleplerine uymak veya en azından sessiz kalmak zorunda hissederdi. Ne kadar sürekli olur bilinmez ama bugün durumun farklı olduğunu görüyoruz.
Bunun farkına varan bazı Batılı çevreler, liderliği toparlamak için neler yapılabileceğini tartışıyor. Kimi küstah birdil kullanıp cezalandırıcı yöntemler öneriyor, kimi de romantik biruluslararası düzen restorasyonu teklif ediyor. Birtakım tavizlerle bazı kilit ülkelerin G7'ye falan alınırlarsa taraf değiştirebileceğini söyleyenler var.
Ama hâlâ kapsayıcı bir küresel düzen fikrini savunana rastlanmıyor. Bu nedenle de gerçek sorunu kavramak istemediklerini düşünüyorum. Batı, dünyayı "demokrasiler ve diğerleri" gibi bölmeye devam ettikçe, "kurallaradayalı uluslararası düzen" kavramını kullanırken bile kendi işine gelen kuralların altını çizdikçe ve bu yorumu da ekonomik, siyasi ve askeri olarak destekleme isteksizliği gösterdikçe bu liderlik sorununu tartışmaya devam edecektir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.