Muhalefetin söylem yetersizliği malum. 20 yıllık Ak Parti iktidarının ardından bile ekonomi başta olmak üzere birçok konuda daha üstün bir anlatı üretemediler. İcraatı geçtik desöylem düzeyinde vaat bile üretmediklerini düşünüyorum. Mesela ekonomi konusunda ne yapmayı vaat ettiklerini hiçbirimiz bilmiyoruz. Dış politika ve güvenlik alanında ne düşündüklerini kendilerinin bile bildiğini sanmıyorum. Bütün hikâyeyi getirip yasladıkları yer "Erdoğan karşıtlığı." Bunu da saldırgan bir söylemle süslemekten başka bir iş yaptıkları yok.
Durum böyle olunca muhalefetin oy oranlarını artırması da mümkün olmuyor. AK Parti her seçim öncesinde kararsızlar sorunu yaşasa da bu kararsızlar muhalefete yönelmiyor. Çünkü muhalefetin nedediği bile belli değil.
Dahası bazı konularda öylesine gereksiz noktalara savruluyor ki, muhalefet kararsız seçmende bile bunlardan iktidarolmaz duygusu meydana getiriyor. Özellikle dış politika ve güvenliği ilgilendiren birçok konuda gördük. Muhalefet Erdoğan'a muhalefet etmeyi Türkiye'nin çıkarlarına muhalefet etmekle karıştırıyor. Türkiye'nin Suriye'den asker çekmesi gerektiğine dair beyanatlardan tutun da Karabağ'da Türkiye'nin oynadığı role karşı bile takındıkları tavır ülkenin çok büyük çoğunluğunun beklentilerinin tersineişliyor.
En son olarak Yunanistan'la yaşana gerilim esnasında bile Yunan tezlerini Türk tezlerinden daha çok seslendiren isimlere rastlıyoruz. Neredeyse "Yunanistanhaklı, Türkiye haksız" diyecekler. Halbuki tarih boyunca ve özellikle bugünlerde Yunanistan Türkiye'nin dış politikada en az kusurlu olduğu alanlardan biridir. Yunanistan kışkırtıcı ve rahatsız edici taraftır. Türkiye ise tüm konulara daha mantıklı ve adaletli bir çerçeveden yaklaşır. Ve halkta da bunun doğrudan karşılığı vardır.
Dolayısıyla muhalefet Yunanistan konusunda bile doğru düzgün bir söylem üretemediği için vatandaşta güven oluşturması imkansıza yakındır. Herkes basit bir ezberi tekrar ediyor. Ekonominin seçimler üzerindeki etkisinden dem vuruyor. Tabii ki doğru. Vatandaş cebine bakar. Ama tek baktığı şey bu değildir. Genelde oy verdiği parti ve liderle bir güven bağı kurmaya çalışır. O güven bağını Erdoğan buncazaman kendisi başarıyla sürdürdü. Ama muhalefet bu konuda yine sınıfta kalacak gibi. Seçmen tek tek bütün konuları değerlendirir ama en sonunda bir toplu karar verir. O da ülkeyi yönetmektekime güvenebileceğiyle ilgilidir. Ve muhalefet bu noktayı yine ıskalıyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.