Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BAE ziyaretinin iki önemli sonucu olacak. Birincisi, Türkiye'nin tüm bölgesel etkinliğini şekillendirecek bir başlangıç olmasıdır. İkincisi ise bu başlangıcın somut zemini, yani ekonomik ilişkilerdir.
Kasımda Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayed el Nahyan'ın ziyaretiyle başlayan süreç, Erdoğan'ın ziyaretiyle ete kemiğe büründü. Kasımda 10 anlaşma yapılmıştı. Bu anlaşmalar çeşitli sektörlerde Türkiye'ye 10 milyar dolarlık bir yatırımın gerçekleştirilmesi için ilk adımdı. Ancak içerik çok belirgin değildi. Bu ziyarette ekonomi, yatırım, sağlık, ulaştırma, savunma, tarım gibi alanlarda 13 anlaşma imzalandı.
Bu ziyaret vesilesiyle salı sabahı Erdoğan BAE'nin sektör temsilcileriyle özel bir toplantı yaptı ve doğrudan yatırımın önü açıldı. BAE'nin Türkiye'ye yapacağı doğrudan yatırım alanlarına dair somut adımlar atılmaya başlandı.
Çok kısa bir süre içerisinde BAE'li yatırımcılar ve bürokratların Türkiye'ye ziyaretleriyle anlaşmada vaat edilen yatırımların gerçekleşeceği düşünülmekte.
Bu 10 milyar dolar, ilk plandaki doğrudan yatırım ve devamı gelecektir. Dahası ticaret hacminin artırılması için de serbest ticaret anlaşması (kapsamlı ekonomik işbirliği anlaşması) görüşülüyor. Aslına bakarsanız BAE bu konuda çok hızlı hareket etmek istiyor. Bildiğiniz üzere Körfez İşbirliği Teşkilatı'nın kendi içinde serbest ticaret kuralları işliyor. Ve BAE bunu Türkiye'ye açmakta öncü olmaya çalışıyor. Eğer BAE ile serbest ticaret anlaşması devreye girerse ardından benzer yatırımlar ve ticaret ilişkileri sökün edebilir. Kartopu etkisi önce bölgeyle ekonomik ilişkilere, ardından siyasi ilişkilere yansıyacak gibi.