Cumhurbaşkanı
Erdoğan geniş bir heyetle Birleşik Arap
Emirlikleri'ne çıkarma yaptı
desek yeridir. Biz de bir grup gazeteciyle
heyeti takip ediyoruz.
Erdoğan iner inmez resmi görüşmelere başladı.
Çok sayıda işbirliği anlaşması yapılacağı
öngörülüyor.
Geçen ay Birleşik Arap Emirlikleri'nden Türkiye'ye yapılan ziyarette kapsamlı bir işbirliğinin temelleri atılmıştı. Şimdi çok daha yoğun bir gündem var. Yıllar süren soğukluğun ardından Türkiye'nin Körfez ülkeleriyle yeni bir ilişkiler dönemine girdiğini söyleyebiliriz.
Soğukluğun kaynakları büyük oranda ortadan kalktı ve
küresel gelişmeler, bölgesel işbirliğini zorunlu kılıyor. Belirsizliklerin hâkim olduğu bu dönemde Körfez ülkeleri, ABD'nin eski rolünü yerine getirmediğinin farkında.
BAE, özellikle İran'ın bölgesel hedeflerinden rahatsız. Ve Türkiye gibi güçlü bir ülkeyle yakınlaşmak bu nedenle BAE için önemli.
Gündemin öncelikli başlığı
ekonomi alanında toplanmış. Ama benim
BAE'den kişisel olarak edindiğim izlenim,
daha ötesine geçme arzusu. Bu
ziyaret sırasında daha önceden tanıdığım
birkaç uzmanla görüşme fırsatı da
buldum. Sürekli benzer sorular soruluyor.
Türkiye'nin bu işbirliğini ne kadar
derinleştireceğini merak ediyorlar.
Aslına bakarsanız
siyasi ve askeri alanlarda işbirliği aradıkları belli.
Hatta bazıları
Katar örneğini gösteriyor.
Türkiye'nin Katar'da bulundurduğuna
benzer askeri birlik bulundurup
bulundurmayacağı soruluyor.
Bu kadarının abartılı olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Bence öyle düşünmeyin; BAE çapında bir devletin böylesi güvenlik endişelerine sahip olması şaşırtıcı değil. Uzun süredir hem bölgede hem de bölge dışında Amerikan merkezli bir güvenlik sistemine yatırım yaptılar. Ama şimdi bu yatırımın beklenen sonucu vermeyeceğini gördüklerinden
bölgesel güvenlik mekanizmalarına odaklanmak zorundalar.
Türkiye ise BAE ile özellikle ticari zeminde başlayacak bir ilişkiyi daha da geliştirmeye açık gibi. İki ülkenin birbirini tamamlayan
kaynak ve kapasiteleri var. İlişkiler gelişmeye müsait.