Biz çeşitli olaylardan NATO içindeki çatlağı ve özel olarak Almanya'nın pozisyonunu anlamaya çalışırken Almanlardurumu açık etti bile. Alman Deniz Kuvvetleri Komutanı tam da düşündüğümüz gibi Almanya'nın Rusya'yı "yatıştırma" siyaseti peşinde olduğunu açık açık söyledi. Yeni Delhi'deki bir toplantıda konuşan Alman Komutan "Putin'in Ukrayna'dan toprak koparma peşinde olmadığını sadece biraz saygı beklediğini" söylüyor. Konuşmanın kaydedildiğini bilip bilmediğini bilmiyoruz. Ama öyle ya da böyle Hintlilerle görüşürken Alman devletinin Putin'e dair ne düşündüğü de açık etmiş oldu. Buna göre, Almanya Rusya ile karşı karşıya gelmek istemiyor. NATO'nunUkrayna'yı gözden çıkarmasını istiyor. Yine konuşmadan öğrendik ki, Almanya zaten Kırım'a oldubitti gözüyle bakıyormuş. Ve yapılacak bir şey olmadığını düşünüyormuş.
Tabii ki bunlar Almanya'nın resmi görüşü değildir diyebilirsiniz. Alman komutanın bir gaf yaptığını düşünüyor olabilirsiniz. Zaten bu nedenle de yirmi dört saat içinde görevden alındı. Fakat gerçek tam da bu tür gaflarlaortaya çıkıyor. Alman komutan muhtemelen kaydedildiğini düşünmeden gerçek fikirlerini paylaşıyor. Resmî açıklama yapıyor olsaydı çok daha dikkatli bir seçerdi.
Bu vesileyle Almanya'nın NATO'dakikrizi gördüğünü fakat pek de umursamadığınıgördük. Zira aynı konuşmadaPutin'in NATO'da çatlak çıkarmaya çalışıyorolabileceğini kabul etmesine rağmen bunupek önemsiyor gibi de görünmüyor. Putinsaygı istiyor iddiasında diretiyor. Bu tipik haliyle bir yatıştırma politikasıdır.Eğer bir saldırgan tarafın asılamacının maddi genişleme olmadığı prestij,saygı, itibar gibi soyut hedefler peşindekoştuğu söyleniyorsa burada bir sorun vardemektir. Mesela İkinci Dünya Savaşı öncesiİngiliz Başbakanı Chamberlain Hitler'i yatıştırmasiyaseti izlerken Hitler'in asıl derdininAlmanya'ya yapılmış olan haksızlıklarıdüzeltmekten ibaret olduğunu, Avusturya veÇekoslovakya'yı ilhak ederse Hitler'in tatminolacağını düşünüyor ve söylüyordu.
Fakat yatıştırma siyasetinin asıl nedeni farklıdır. Yatıştırma siyaseti iki nedenden dolayı izlenir. Birincisi yatıştırma peşinde koşan tek başına saldırganı dengeleyemeyeceğini düşünüyordur. İkincisi müttefiklerine güvenmiyordur. En iyi opsiyonun saldırganı başka hedeflereyönlendirerek kendinden uzak tutmakolduğunu düşünüyordur. İngiltere de İkinci Dünya Savaşı öncesinde Almanya'yı tek başına durduramayacağının ciddi anlamda farkındaydı. Fransa, Rusya ve ABD gibi muhtemel müttefiklerine güvenmiyordu. Bu nedenle de Almanya'nın yayılmasına göz yumuyordu.
Bugün Almanya'nın Rusya'yı dengelemek gibi bir şansı yok. Dahası Almanya ABD'yeve diğer müttefiklerine hiç güvenmiyor. Ukrayna'yı feda etmekten çekinmeyecektir. Bu nedenle zaten Alman Komutan asıl dengelenmesigereken aktörün Çin olduğunuRusya ile yakınlaşmak gerektiğini düşünüyor. Yani kendine yakın tehdidi görmezden gelerek Batı ittifakı içindeki oyun bozanolmaktan kaçınıyor. Asıl hedefin Çin olması gerektiğine dair fikirler üretiyor
Bu durum ne kadar sürer ve nasıl ilerler pek bilmiyoruz ama yatıştırma siyasetinin sonunun iyi bitmediğini hepimiz biliyoruz. Çünkü yatıştırma siyaseti yatıştırmaz aksine karşı tarafı daha da cesaretlendirir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.