Yaklaşık son 10 yıldır Amerika'da tartışmasız gibi görünen bir dış politika ve güvenlik kanaati hâkimdi. Ortadoğu'daki askeri müdahalelerin çok masraflı, sonuçsuz ve sorunlu olduğu düşünülüyordu. Şaşırtıcı değil.
Gerçekten de ABD, tek kutupluuluslararası sistemin bütün manevralarınıOrtadoğu'da yaptı desek yeridir.Trilyonlarca dolar harcadı. Binlerceasker kaybetti. Ortadoğu'da milyonlarcainsanın ölümüne neden oldu.
Ama ne bir düzen getirebildi ne de dünya kamuoyunun takdirini aldı. Aksine Amerikan karşıtlığı yükseldikçe yükseldi. Amerikalılar meseleyi tamamen kendi öznel bakışlarıyla yorumladıklarından bu kadar maliyete rağmen bu kadar sonuçsuz kalan bir politikanın yanlışlığına kanaat getirdi.
Ancak bu kanaat, bol miktarda duygusal patlamalarla da desteklendi. Sonuç olarak ortaya küskün ve ne yapacağınıbilmeyen, Ortadoğu'da zaman kaybettiğinidüşünen bir devlet ve kamuoyu çıktı. Bundan böyle tüm dikkatin Asya- Pasifik'e kaydırılacağı veya kaydırılması gerektiği fikri üstünlük kazandı.
Fakat son günlerde ilginç yorumlara rastlıyorum. İlk defa bazı uzmanlar sadece çekilme biçiminin değil çekilmenin kendisinin de hatalı olduğunu dillendirmeye başladılar. Foreign Affairs ve Wall Street Journal gibi mecralarda bunlara rastlamak son derece ilginç. Amerika'nın her zaman dünyada baskın bir rol oynamasını savunan liberal kurumsalcı ve üstünlükçüstrateji geleneklerinden bahsetmiyorum. William Wohlforth ve John Ikenberry gibi isimler zaten baştan beri bu çizgiyi tutturmuşlardı. "Amerika eve dönmesin" başlıklı makaleler de basılmıştı. Ama uzun süredir onlar da ezici müdahale karşıtlığı karşısında sessizdi.
Şimdi yeniden ortaya çıkan bu müdahalecilik fikri hem de yine Ortadoğu üzerinden piyasa sürülmesi başka bir durum. Dahası öyle Amerikan merkezli bir uluslararası düzen fikrine de pek dayanmıyor. Amerika en azından Ortadoğu'daaskeri hareketliliğini sürdürdükçedüzen kurmasa da ürküten bir aktörkonumundaydı fikri işleniyor. Amerika'ya düzen bozucu bir rol bile biçiliyor.
Gerçi bu birkaç sesin çok cılız olduğunu ve Amerikan siyasetinin böylesi maceralara pek yakın olmadığını düşünüyor olabilirsiniz. Yanlış bir kanaat değil. Biden yönetimi baştan itibaren bu anlamda çok seçici ve ihtiyatlı davranıyor. Ama Amerikalıların bir hareketlilik aradıklarında akıllarına Ortadoğu'nun bu haliyle geliyor oluşu bile oldukça ürkütücü.
Amerikan davranış kalıplarındaki ani sıçramaları da göz önünde bulunduracak olursanız yeni bir söylemin devreyegirişinden rahatsız olmak için yeterincesebebiniz olur. Türkiye tam da birçok güvenlik endişesine çözüm bulmuş ve belli bir istikrar yakalamışken hiç de vakti değil. Ama dış politika biraz böyledir. En kötü ihtimalleri de göz ardı etmemeyi gerektirir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.