Bilimsel disiplinlerin her alanında basit ezberler üzerinden slogan atanlara bayılıyorum. Böyle bir kafa rahatlığına çok ihtiyacım var. Mesela herhangi bir konuyu "Eğitim şart" sloganıyla bitirmek isterdim. Oradan liyakat edebiyatına vururdum. Giriş niteliğindeki ders kitaplarından okuduğum tekerlemeleri terennüm ederdim. Ama olmuyor. İşler bu aymazlıkla yürümüyor. Maalesef hiçbir araştırma alanı bize böylesi kısa yollar sunmuyor.
Bilimsel çalışmalarda veya gündelik konuşmalarda basitliği küçümsediğimi düşünmeyin. Aksine her türlü bilgi üretiminin karmaşık dünyayı basitleştirmekle mümkün olduğuna inanırım. Benim karşı çıktığım ilkellik,bilimselcilik görünümündekibağnazlık ve iflah olmaz trollük.
Mesela, Türkiye'nin dış politikası konusunda çok güzel ezberler var. Arka arkaya sıralayalım: "Türkiye ulusal çıkarınagöre hareket etmeli.""Türkiye komşularıylasıcak ilişkiler geliştirmeli.""Yurtta sulh cihandasulh ilkesine dönmeli." Daha bunlara benzer tonlarca örnek slogan bulabilirsiniz. Türkiye'nin jeopolitik konumu, köprü özelliği falan filan.
İyi de, bunların içini doldurmaya gelince kimsede tık yok. Mesela, Türkiye'nin ulusal çıkarı nedir? Nerededir? Komşularla sıcak ve yakın ilişki geliştirmek sadece bizim arzu ve heveslerimize bağlı bir durum mudur? Etrafımız ateş çemberiyken sulhu nasıl koruyacağız?
Bu işler öyle sandığınız gibi ders kitaplarındanöğrendiklerinizle olmuyor. Çok basit ve güncel bir örnek üzerinden bakalım. İki gün önce Birleşik Arap Emirlikleri, ABD'den almak üzere anlaştığı 23 milyar dolarlık F-35 ve İHA anlaşmasından çekileceğini duyurdu. Bu bir tehditten mi ibarettir yoksa gerçekten anlaşma iptal olacak mı? Ciddi bir soru.
Aynı BAE bir yıl öncesine kadar ABD'nin kuyruğundabölgesel güç olmaya hevesleniyordu. Şimdi ABD'ye tehdit savuruyor. Neden mi? Çünkü ABD bu silahlar üzerine öyle kısıtlamalar getiriyor ki, BAE hem parasını verecek hem de silahlara gerçekten sahip olamayacak. Çünkü ABD, BAE'nin Çin'le yakın ticaret ortağı. ABD, Çin'in teknoloji çalacağından şüpheleniyormuş. Ama bahsi geçen Çin ile BAE, Afrika'da kıran kırana bir mücadele veriyor.
Çin, İran'a yakın. BAE, İran'a düşman. İran, İsrail'e düşman olduğunu söylüyor. İsrail, BAE ile sıkı fıkı. Ama İsrail, BAE'ninF-35 almasını istemiyor. Çünkü İsrail, Ortadoğu'da hava üstünlüğü kurmak istiyor. Amerika, İsrail'in bu beklentisini önemsiyor. Ama İsrail'in beklediği tankeruçakları vermiyor. İsrail için havada yakıt ikmalini geliştirmek çok önemli; çünkü İran'ın nükleer tesislerini vurabilecek bir kapasiteye erişmek istiyor.
Bu hikâye, içindeki çelişkilerle uzayıp gider. Daha fazla uzatmaya gerek yok. Burada en açık görünen gerçeklik, kafa karışıklığı. Böyle bir dönemde beylik laflarla yorum yapmak, en basit ifadeyle komik kaçıyor. Sadece Ortadoğu'daki siyasi ve askeri konularda bile ne kadar büyük bir karmaşa olduğunu görüyoruz.
Hele dünya sisteminin ekonomik ve diplomatik türbülansına bakacak olursanız bildiğiniz ezberleri tümden unutmanız gerektiğini anlarsınız. Belki o zaman düşünmeden konuşmayı bırakırsınız. Devletlerin neredeyse tamamı, ekonomi ve ticaret politikalarını, uluslararası ittifaklarını, silahlanma kaynaklarını, rekabet alanlarını, güvenlik stratejilerini baştan yazacakları bir dönemin içinden geçiyor. Lütfen soğuksavaş kafasıyla veya doksanların liberal kurumsalcılığıyla ezberler anlatmak yerine gerçekten önce şu büyük dönüşümü biraz dert edinin.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.