MGK ve ekonomik güvenlik
Mantık çerçevesinde ele alırsanız, iki ihtimal düşünebilirsiniz. Ya prensip olarak MGK'nın ekonomi meselesini ele almaması gerektiğini düşünüyordur ya da açıklanan kararı doğru bulmamıştır. Bakalım öyle mi?
Eğer birincisiyse asıl sebep ve Kılıçdaroğlu, Milli Güvenlik Kurulu'nun ekonomik güvenlik konusunu ele almasının yanlış olduğunu düşünüyorsa, durum vahim. Zira bu konulara azıcık kafa yormuş herhangi bir kimse çok açıkça bilir ki, ekonomi, güvenlik siyasetinin taşıyıcı sütunlarından biridir. Hem güvenlik politikalarının bir amacı olarak görülebilir hem de güvenlik politikalarının tartışılmaz bir enstrümanıdır.
Mesela bugün ABD ve Çin küresel bir rekabete hazırlanıyor. Bu rekabetin jeopolitik anlamda bir düşmanlığa dönüşme ihtimali öngörülüyor. Ve bu düşmanlığın altında yatan temel sebep de ekonomik büyümeyle alakalı. Sizce Çin ve ABD'nin güvenlik kurumları, ekonomiyi görüşmüyor olabilir mi? "Orası bizi ilgilendirmez" diyen var mıdır? Yoktur. Çünkü küresel siyasetin temel dinamikleri bile ekonomi güvenliği üzerine kurgulanabilir.
Veya soğuk savaşı düşünün. Yaklaşık elli yıl boyunca taraflar ekonomik temelli bir mücadele vermedi mi? ABD'nin Sovyetler'i çökertme stratejisinin altında Sovyetler'in ekonomik yayılmasını durdurma hedefi yok muydu? Dünya savaşları ekonomik yayılma çabalarından bağımsız düşünülebilir mi? Bunlar güvenlikle ilgili değil miydi?
Diyelim ki, bunlar çok karmaşık geldi. Kılıçdaroğlu'na onun da anlayabileceğini umduğumuz kadar basit örnekler verelim. Bir ülkenin ekonomisi kırılgan ve bağımlıysa kendi kendine güvenlik sağlayan gerçek bir büyük güce dönüşebilir mi? Gelin daha da basitleştirelim. Yeterli parası olmayan bir ülke silahlanabilir mi? Tabii ki hayır. İşte bu nedenle tüm dünyada ülkelerin güvenlik politikalarını şekillendiren kurum ya da kişiler, ekonominin hangi temeller üzerine oturması gerektiğine kafa yormak zorundadır. Veya en azından kafası olanlar öyle yapar.
Yok, eğer Kılıçdaroğlu, MGK'nın görüşmesini değil de yaptığı açıklamayı yanlış buluyorsa o zaman neyi yanlış bulduğunu söylemesi lazım. Zira MGK bildirisinde ülke ekonomisinin "yatırım, üretim, ihracat ve istihdama" dayanması gerektiği söyleniyor. Ben burada bir yanlış göremiyorum. Tam da güvenlik perspektifine uygun bir karar olduğunu düşünüyorum. Her samimi Türk vatandaşının hayali olduğunu sanıyorum.
Aksini düşünen varsa söylesin. Mesela Kılıçdaroğlu üretimden mi, yatırımdan mı, ihracattan mı yoksa istihdamdan mı rahatsız olmuş? Kendi ekonomik öncelikleri nelerdir? Bilmek isteriz. Ülkenin faiz ve dış borçlara dayalı bir ekonomiye dayanması ve aynı zamanda Batılı ülkelerin emir eri olmasını mı tercih ederdi? Eğer rahatsızlık gerekçesi buysa durum daha da vahim demektir. "Allah sadece akıl değil vicdan da versin" demek gerekir.
Kendisine ufak bir tavsiyede bulunmak isterim. Siyasi vizyonu Erdoğan düşmanlığı sayesinde koltuğu korumak kadarcık olan biri, bu tür alanlara girip kendisini yormasa iyi olur. Zira görülüyor ki, bu terazi o kadar sıkleti çekmiyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)