Parlamenter sistemin sorunlarını unutmadık
Halbuki bazı gerçekler vardır ki, tartışmak bile çoğunlukla gereksizdir. Neredeyse toplumda genel bir kabul vardır. Mesela siyasetin üstündeki vesayet mekanizmaları dediğimizde herkesin kafasında bir şeyler canlanır.
Zayıf siyasetin ve dolayısıyla zayıf hükümetlerin belli bürokratik kurumlar aracılığıyla kontrol altına alındığını ve istikrarsız hükümetlerin bu vesayet heyulasıyla baş edemediğini bilirdik. Yıllarca konuştuk.
Seçim sisteminin ve Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı makamlarının bile bu mantığa göre kurgulandığını söyledik. Ülkede gerçekten milli iradeye dayanan güçlü iktidarlar üretmeden bu sorunlarla baş edilemeyeceğini de konuştuk.
Bu milli iradenin kabaca büyük çoğunluğu son yirmi yılda defalarca sandık başına giderek seçimle referandumla uzun soluklu bir mücadele verdi. Bu mücadelenin vardığı noktada istikrarlı hükümetler oluşturma fikri bir daha vesayet mekanizmaların kurulmasını engellemek üzere geliştirildi.
Parlamenter sistemin yapısı hükümetleri öyle ya da böyle zayıf düşürüyordu. Seçim kazanmış partiler kendi siyasi gündemlerini hükümete bile taşıyamaz haldeydi. Hükümetler üzerinde kurulan baskılarla, milletvekili pazarlıklarıyla kolayca hükümetler düşürülebiliyordu. Koalisyonlar hep kırılgandı.
Sonuç olarak 1960'tan 2000 yılına kadar 40 yılda toplam 31 hükümet kuruldu. Ortalama görevde kalma süresi bir buçuk yılı bile bulmuyor. Böyle bir yapının Türkiye siyasetine, ekonomisine, dış politikasına ve toplumsal huzuruna katkı yapma şansı var mı? Tabii ki yok. Bir buçuk yılda gitme ihtimali çok yüksek olan hükümetler neyin yatırımını yapsın neyin sorununu çözsün? Böyle bir yapının içinde gerçekten millet iradesi devlet yönetimine yansıyor diyebilir miyiz? Alakası bile yok.
Bunca olup bitene rağmen hala Parlamenter sistem sayıklamalarını ben iyi niyetli olarak göremiyorum. Her hükümet biçiminin kendine göre avantajları ve dezavantajları olabilir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin de ayarlanabilecek tarafları olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ama eski kötü günlere dönmeyi hayal etmek için insanın ya aklından zoru vardır ya da ülkedeki hükümetleri ve dolayısıyla ülkenin geleceğini ipotek altına almak istiyordur. Milli iradenin devlet yönetimine yansımasından rahatsız demektir. Gerçekten güçlü bir Türkiye istiyorsak artık bu tartışmaları bir kenara bırakmak lazım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Koridorun da ötesine geçen bir etkinlik (07.10.2023)
- Terörün farklı yöntemleri (05.10.2023)
- Liberal demokrasiden geriye ne kaldı? (03.10.2023)
- Sivil Anayasa mümkün (02.10.2023)
- Menendez çok da önemli değildi (30.09.2023)
- Zengezur koridoru ve Türk dünyası (28.09.2023)
- CHP’de herkes haklı (26.09.2023)
- Daha adil bir dünya mümkün (25.09.2023)
- Blöf mü, değil mi? (23.09.2023)
- Tesla fabrikası otomobil endüstrisine katkı sağlar (19.09.2023)