Ne zaman bir değişimden bahsedilse, değişim ve yenilik karşıtları ortaya çıkıyor. Yakın geçmişten örnekleri saymaya lüzum var mı bilmiyorum. Bu çizgiyi hepimiz ezbere biliyoruz. Ülkemiz adına yapılan yatırımlara, üretimlere hep önyargı ile yaklaşıldı. Birtakım çevrelerin etkisiyle kamuoyu hep yanlış yönlendirildi.
Şimdi yeni bir tantana var. Makine ve Kimya Endüstrisi ve değişen yapısı hakkında. Yalan yanlış bilgi ne varsa herkes ortaya saçıyor. "İşin aslı ne imiş, şuna birbakalım" diyen çok az.
Peki, kanun taslağında ne var? Özetle: Sermayesinin tamamı Hazine'ye, yönetim, temsil, denetim hak ve yetkileri ise Milli Savunma Bakanlığı'na ait olan, Kurum bünyesinde görev yapan hiçbir personelin işten çıkarılması kesinlikle söz konusu olmaksızın personelin tüm mali ve sosyal hakları korunarak, özel hukuk hükümlerine tabi bir kamu şirketine dönüşüm amaçlanmaktadır. Hal böyle iken koparılan gürültünedir? Birtakım grupların pazarpayının azalması endişesi mi yatıyor?MKE'nin pazara daha aktif katılımırahatsızlık mı oluşturuyor? Neticede,MKE eski hantal yapısından tamamenkurtarılıp daha aktif hale dönüştürülecek.Kendini yenileyerek dünya ölçeğinderekabete hazır hale gelecek.
Hepimizin gururu olacak bir kurumdan bahsediyoruz. Zincirlerini kırıp dünya standartlarında firmalarla boy ölçüşecek. E o zaman demezler mi, "Kardeşim, siz neyin kavgasınıyapıyorsunuz" diye. O halde MKE'nin daha da güç kazanmasından endişe duyanlara bakmak lazım.
Muhalefet pozitif bir gündem sahibi olsaydı şayet, bu tür bir gelişmenin çok daha önce olması gerektiğine dair fikir beyan ederdi. Ama maalesef muhalefetin böyle bir kaygısı yok.
Sorumlu siyaset, tam bağımsız,yerli ve milli savunma içinyeniliklere açık olmayı gerektirir.Gelişen koşullara ayak uydurmalısınız.Kamuoyuna yanlış bilgiler aktararakengel olmaya çalışmak, muhalefetdeğildir.
Bir de yabancı personel iddiası var. Yeni düzenlemeler çerçevesinde yabancı personel alımının güvenlik kaygısı oluşturabileceği ve devlet sırlarının sızdırılabileceği söyleniyor. Bu da çağdaş gelişmelere kapalı olmak anlamına gelir.
Halbuki tersine beyin göçü penceresinden bakmak lazım. Dünyanın dört bir tarafına yayılmış ama şu veya bu sebeple başka ülkenin vatandaşı olmuş yüzlerce bilim insanı var. Ve ülkemize onları çekmek ve bilgilerini Türkiye'ye aktarmak kadar doğal bir iş olamaz. Tarihimizde bunun tonlarca başarılı örneği vardır.
Ayrıca dünyada yabancı ülkelerdeçalışan binlerce üçüncü ülkevatandaşı bulunuyor. Bunların arasındaTürkler de var. Küresel sanayidebaşarının anahtarı, uzmanları çekebilmekabiliyetinizden gelir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.